Denizcilikte teknolojik dönüşüm mü teknolojik gelişim mi?

MDN İstanbul

Prof. Dr. Nurhan Kâhyaoğlu

Tabii ki her ikisi birlikte olmalı. Peki; Türk denizclik sektörü dünyadaki teknolojik gelişmelerin neresinde, mevcut teknolojik alt yapısı nedir? Bu konuda bir envanter çalışması var mıdır? Mevcut gelişmiş teknolojileri ne kadar etkin kullanmaktadır, sektör gelecek teknolojilere ne kadar hazırdır, beklentileri nelerdir? Plan/planlar var mıdır, yoksa sadece bugün ve çok yakın geleceğe mi odaklanılmıştır? Bu sorulara güvenilir cevaplar verebilmek için öncelikli olarak tüm bu konularla ilgili elde güvenilir veriler bulunması gerekir ki bu verilere de dayanılarak yapılacak analizler ile geliştirilecek stratejik planlara uygun denizcilikte ulusal teknoloji gelişim vizyonu oluşturulabilsin.

İnternet aracılığıyla denizcilikle ilgili ulusal kurum/kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin web sayfalarındaki vizyon ve misyon açıklamalarına, stratejik belgeler/planlara baktığımızda genellikle birbirine benzer ifadeler görüyoruz; ….. ülkeleri arasında yer almak, rekabetçi olmak, sürdürülebilirlik, … katkı sağlamak, … kalitesini yükseltmek vbg. Bunların hepsi gayet net ve anlaşılır, anlamlı ve de doğru ifadelerdir ama (konusunda) önder olmak, lider olmak, belirleyici olmak gibi vizyoner hedefler/ifadeler pek bulunmamaktadır. İşte bu geleceği belirlemek konususunda önemli bir eksikliktir.

18 Nisan 2018 Çarşamba günü bu soruların yanıtlarının arandığı Türk Armatörler Birliği’nce düzenlenen Türk Deniz Taşımacılığının Teknolojik Dönüşüm/Gelişim Modeli Çalıştayı’nda da bunun eksikiğini bir kez daha hissettim. Çalıştayın amacı, başlığı ve içeriği çok yerindeydi: Türk Deniz Taşımacılığının Teknolojik Dönüşüm/Gelişim Modeli ne olmalı? Türk Deniz Taşımacılığı’nın teknolojik dönüşüm ihtiyacının belirlenmesi için sadece deniz ticaret filomuzun mevcut teknolojik durumunu değerlendirmek yeterli olmaz. Limanlarımızın mevcut teknolojik kapasiteleri, kıyı emniyeti ile ilgili teknolojik veriler de bu soruyu cevaplamaya yetmez. Bu ihtiyaç tespiti aynı zamanda ulusal gemi inşa sanayimizin -gemi dizayn ve gemi inşa mühendisliğindeki teknolojik seviyesi ile birlikte gemi yan sanayimizin (deniz ve gemi ekipmanları tasarım ve üreticileri) ve bir de üniversitelerimizin, teknik okullarımızın mevcut durumları ve müfredatları ile hep birlikte değerlendirilmelidir.

Türk Deniz Taşımacılığı’nın teknolojik dönüşüme olan ihtiyacı, bu alanlarla ilgili elimizdeki güvenilir tüm veriler konsolide edilerek, bütüncül bir yaklaşımla belirlenebilir. Peki teknolojik dönüşüm nasıl bir modelle sağlanabilir? Eksik/yetersiz olan teknolojiler ihtiyaçlar doğrultusunda küresel piyasalardan satın alınarak yenilenebilir ve teknolojik dönüşüm gerçekleştirilebilir. Bu bir model olabilir. Bu modelle teknolojik düzey hızlı ve kolayca dönüştürülebilir ancak sürdürülebilir olmaz. Teknolojik seviyenin sürdürülebilir olması için asıl etken teknolojik gelişime olan ulusal katkıdır. Bu da ancak ve ancak ulusal tasarımlar ve ihraç edilebilir yerli üretimle mümkündür. Yani özgün fikir, özgün tasarım ve özgün üretim yöntemi bizim olmalıdır. Bu nedenle Türk deniz taşımacılığı ile ilgili sektörle bağlantısı olan tüm etmenlerin –tasarım, yazılım, bilgi işleme-yapay zeka, donanım geliştirme, üretim yönetimi, yapay zeka, virtuel reality, dijitalleşme vbg daha birçok alanda- teknnoljik gelişime katkısı, en azından bu konuda bir vizyonu olmalıdır.

Teknoloji geliştirme bilimin geliştirilmesiyle doğrudan ilgilidir. Bu da üniversiteler ve diğer akademik kurumlarla birlikte denizcilikle ilgi/bağlantılı kurum, kuruluş ve bilhassa özel sektörün Ar-Ge faaliyetleri ile doğrudan alâkalıdır. Kısacası; teknolojiyi takip eden değil geliştiren olmak için birinci şart; akademik kuruluşlar-üretici-kullanıcı (işletmeci) üçgeninin kesintisiz işlevsel hale getirilmesidir. Temel amaç; üretilecek bilim yardımıyla geliştirilecek teknolojiler kullanılarak, uluslaraarası alanda takip eden değil, takip edilen -Rehber-Lider-Önder-Kural belirleyen-söz sahibi- denizci jargonuyla dümen suyunda giden değil, rehber gemi olmaktır. Vizyon bu olmalıdır.

Peki bu nasıl sağlanacak?

Tabii ki öncelikli olarak devletin bir denizcilik stratejisi olmalıdır. Bu konuda en yetkili devlet kurumu olan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme (UDH) Bakanlığımızın web sayfasında VİZYON: Güvenli ulaşımı, hızlı erişimi sağlayan bir kurum olmak, MİSYON: Ulaştırma, denizcilik, haberleşme, uzay ve bilgi teknolojileri alanlarında; dengeli, erişilebilir, ekonomik ve güvenli hizmet anlayışıyla, toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesine ve ülke kalkınmasına katkı sağlamak olarak belirtilmiştir. Denizcilik araya sıkıştırılmıştır. Benzer şekilde Bilim, Sanayi ve Teknoloji (BST) Bakanlığı’nın Strateji Belgesi ve Eylem Planları arasında aslında tamamen bilim ve teknoloji esaslı bir sektör olan Denizcilik sektörü ile ilgili herhangi bir plan/belge bulunmamaktadır.

Sosyolog ve tarih bilimci değilim ama bana göre ‘insanlık teknoloji tarihi’ ikinci bir evreye geçmiştir. Birinci evre; ateşin, yazının, tekerleğin, elektriğin ve paranın bulunmasını da kapsayan insanlığın sosyalleşme evresidir. Şimdi ise bilginin kolayca toplanıldığı, depolandığı, hızla erişilerek hızlı proses edilebildiği, özetle bilginin insan aklına ve zekasına çok geniş kapsamlı katkıda bulunulacak şekilde sayılarak değerlendirilebildiği dijital teknoloji ve dijital sosyalleşme evresine geçilmiştir. Bu konu, endüstri 4.0’ı da içeren, burada kısaca anlatılamayacak kadar geniş ve kapsamlıdır. Mutlaka uzmanları tarafından tartışılmalıdır. Bu nedenle burada sadece şunu vurgulamakla yetineceğim. Ekonomide nasıl bir küreselleşme söz konusuysa ve biz ülke olarak bu yapının bir parçası olma çabalarımızı (G20 ülkelerinden birisi olarak) sürdürüyorsak, nasıl mavi vatandan söz ediyor ve denizciliğimizin olmazsa olmazı olarak her defasında vurguluyorsak, dijital dünyada da bir yer edinip bilhassa denizcilik teknolojilerinde dünya ile birlikte ikinci evreye geçilmelidir. Bu bağlamda, başta UDH ve BST Bakanlıkları olmak üzere denizcilik sektörümüzün tüm paydaşlarının, tüm kurum/kuruluş, sivil toplum örgütlerinin, özel sektörün ve ilgili üniversite ve eğitim kurumlarının katılımıyla; alternatif enerji sistemleri yanı sıra, bilhassa denizcilikte, gemi taşımacılığında, deniz lojistiğinde otomasyon ve dijital tersanecilik gibi teknolojik dönüşüm ve gelişimleri de kapsayan bir ulusal denizcilik teknoloji gelişim stratejisi geliştirmesi gerek ve şarttır. Hazırlıklara ve çalışmalara geç kalmadan ve duraksamadan devam edilmelidir. Aksi taktirde korkarım ki öndeki gemilerin dümen suyunda seyretmeye devam edeceğiz.

Bunu Paylaşın