BİMCO’nun ilk kadın başkanı Şadan Kaptanoğlu

MDN İstanbul

Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi BIMCO’nun düzenlenen Genel Kurulu’nda atanmış Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Şadan Kaptanoğlu, 2 yıl Başkanvekili olarak görev yaptıktan sonra 2019 yılında, BIMCO tarihinde, ‘ilk kadın başkan’ ünvanını bir Türk kadını olarak almaya hazırlanıyor

İlk defa bir Türk denizcisinin BIMCO gibi uluslararası denizciliğin rotasını belirleyen bir kurumda başkan olmasının yanı sıra, bunun bir Türk kadını tarafından başarılıyor olması da Türkiye için ayrı bir gurur kaynağı. BIMCO’nun 7 Haziran’da düzenlenen Genel Kurulu’nda Anastasios Papagiannopoulos iki yıllığına BIMCO Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçilirken Şadan Kaptanoğlu’nun 2019 yılından itibaren BIMCO Yönetim Kurulu Başkanı olması da kesinleşti. 2 yıl boyunca BIMCO’da atanmış Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapacak olan Şadan Kaptanoğlu, MarineDeal News’e özel açıklamalarda bulundu.

“Ülkemde ve yurt dışında gönüllü veya seçilerek görev aldığım sivil toplum kuruluşlarında ünvan etiketinden ziyade bireysel gelişimimle mesleki tatmin yaşamam oldukça önemli. Üstlendiğim onlarca görevimde birincil önceliğim; içinde bulunduğumuz çevreye, sektörümüze hizmet etmek en içsel hazzı sağlayan yegane unsurdur benim için. Ancak BIMCO’da böyle bir göreve layık görüldüğüm için kendim ve ülkem adına manen büyük bir onur ve heyecan duydum.” diyen Şadan Kaptanoğlu, “Başkan olarak seçildiğimde ilk aradığım kişi Eşref Cerrahoğlu oldu,” dedi.

“BIMCO’da görev yapan çok değerli isimler bulunuyor, büyük bir fedakârlıkla tüm dünya denizcilik sektörü için içtenlikle çalışıyorlar. Modern ve çağdaş bir organizasyon yapısını göz önünde bulundurursak, uluslararası denizcilik STK’ları arasında ilk kadın başkanın BIMCO’dan çıkması gayet olağan. BIMCO’da öncelikle bir süre yönetim kurulunda görev aldıktan sonra başkan yardımcılığı görevine atandım. Ülke kontenjanlarından değil de kişilerin kendi bireysel başarıları ile aldıkları görevlere gelmek övünç kaynağı diyebilirim. Bu bireyselden öte Türkiye için büyük bir onurdu. Bunu bize ilk yaşatan değerli büyüğüm Eşref Cerrahoğlu’dur ve BIMCO’da görev alan tüm arkadaşlarım gibi ben de Eşref Cerrahoğlu’nun açmış olduğu kapıdan ilerledim.

Beni bu yeni görevimde kutlamak için arayan herkese sizin aracılığınız ile teşekkür etmek isterim. Bu başarı hepimizin başarısı, Türk denizciliğinin başarısı olarak görüyorum.

Türk denizciliğinin uluslararası alanda geldiği yeri göstermesi bakımından bir Türk’ün BIMCO Başkanı olmasının önemine dikkat çeken Şadan Kaptanoğlu, “Bir Türk’ün bu göreve getirilmesi Türk denizciliğinin belli olgunluğa ve başarıya ulaşmış olduğunu gösteriyor. Türkiye, her zaman bu sektörde gelişmeyi başarmış, tüm zorluklara rağmen konumunu tüm dinamikleriyle el ele koruyabilmiş bir ülke. Uzun zamandır tüm dünyanın etkisinde olduğu özellikle denizcilik sektörünün en büyük krizlerinden birini yaşarken bunu başarmak çok zor.

Sayın Papagiannopoulos başkanlık kabul konuşmasında “Şadan Hanım, başkanlığı fazlasıyla hak etmiştir, bunu tartışamayız bile. Sevgili Şadan’ın başkanlığı; cinsiyetler, ülkeler ve dinler arasında gerçek bir köprü oluşturacaktır’ dedi.  Bu gurur verici görüşü, insanın omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklüyor. Söylemek istediği; denizcilikte birlik olmalıyız. Standart üstü ve kaliteli denizcilik yapan insanlar, ne kadar birlik olabilirse dürüst ticareti ve adil rekabet ortamını dünya genelinde hepimiz için sağlayabiliriz. Bunu sağladığımız takdirde, işlerimiz dünya çapında daha iyi sonuçlanabilir.

Şu an KPI komitesinde çalışıyorum ancak asli görevimiz, BIMCO üyelerinin karşılaştığı veya karşılaşabileceği sorunlara yapısal çözümler bulmak ve yeni projeler geliştirmek. Çoğumuz farkındayız. Doğal kaynaklar hızla tahrip oluyor. Toprak, deniz ve hava kirliliği gibi çeşitli etkenler gezegenimizdeki tüm yaşamı olumsuz etkiliyor. Denizde daha yaşanılır bir çevre için denetim mekanizmalarını harakete geçirmenin yanı sıra bilim, teknoloji ve iş yaşamı arasında güçlü bir köprü olarak bütünü kucaklayacak dengeyi sağlamaya odağız. Tüm uluslararası kuruluşlarda çalışmalarımızın kurala bağlanmasını ve üyelerimizin sesinin duyulmasını sağlıyoruz. BIMCO; ‘networking’ ve tanınırlık sağlayan büyük bir organizasyona sahip ancak esas olarak, tüm denizcilik konularında bilgi sahibi olmanızı da sağlayan etkin bir kaynak. Üyelerine; konuları başından itibaren takip ederek araştırma ve bilgi sahibi olma fırsatı da veriyor.

“Dijitalleşme geleceğe damga

vuracak”

BIMCO’nun yakın gelecek hedefleri ve programları konusunda görüşlerini bildiren Kaptanoğlu, “Dijital bir dünyada yaşıyoruz ve bu durum yaşamın her alanında etkisini artıracak. Gemilerdeki otomasyon hızla ilerliyor ve bir gün gelecek gemilerde sadece 3-5 kişi çalışacak, belki az sayıda kişi karadan birden fazla gemiyi kumanda edecek. Bu gelişim karşısında tabii anında güvenlik konusu beliriyor. Biz BIMCO olarak önümüzdeki dönemde bu konulara yoğunlaşmak istiyoruz” dedi.

“Dijitalleşmenin bu kadar hızlandığı bir dünyada hem gemilerin hem gemi üzerindeki insanların aynı zamanda veri güvenliğinin sağlanması ve başka tehditlere de açık olmaması çok önemli. Önlemlerin alınması konusunda çalışmalar yapılarak değişen denizcilik teknolojilerinde sektörün bu yeniliklere uyumunun etkin sağlanması için çok yönlü ve bütünleşik bir çaba gerekiyor. Mevcut birçok kontrat dijitalleşme neticesinde güncellenmek zorunda kalacak.

Önümüzdeki dönemde çevre ile ilgili pek çok kural yürürlüğe giriyor. Bunlar arasında Balast Suyu konvansiyonu, MRV düzenlemesi, emisyon düzenlemeleri büyük önem taşıyor. Standartların üstünde denizcilik yapılabilmesi için herkesin bu düzenlemelerin eşit ve şeffaf bir şekilde uygulanacağına inanması gerekiyor. Adil ticaret ve rekabet ancak bu şekilde sağlanabilir.

Örneğin, BWT sistemi, Avrupa ve Amerika’da etkin bir şekilde kullanılır ancak Uzak Doğu’da kullanılmazsa, bir kısım armatörler sistemleri alıp diğerleri almazsa bir eşitsizlik ortaya çıkacaktır. Bizim BIMCO olarak görevimiz herkese eşit şekilde kuralların uygulanmasını sağlamaktır. Denetleme mekanizması olarak, çeşit çeşit raporlamaları takip edebiliyoruz ve gelen verileri işleyerek birtakım sonuçlara varabiliyoruz.

Denizcilerin şu andaki en büyük sorunu; çok uzun süredir derinleşerek devam eden kriz. Bu hem finans krizi, hem ekonomik kriz, bir de bunun üzerine arz-talep dengesindeki düzelmeyen sorunlar. Matruşka gibi kutu içinde kutu bir krizle karşı karşıyayız.

Pozitif açıdan bakacak olursak, dünya ekonomileri düzelme yolunda diyebiliriz. Finansal olarak dünya ekonomisi iyileştiği takdirde çeşitli regülasyonlar ile finans sistemleri daha düzgün olacaktır. En büyük sıkıntımız arz ve talep arasındaki dengesizlik. Bu da özellikle Uzak Doğu tersanelerindeki fazla gemi inşa kapasitesinden kaynaklanıyor. Bu düzelmediği sürece bizim pazarımız düzelse bile denizciliğin eski döngüsüne girmesi çok zor görünüyor. Dünyada çok fazla para fon var ve her şeye yatırım yapıyorlar. Denizcilikte küçük bir iyileşme olduğu zaman gemi siparişi veriliyor. Artık üretimdeki verimliliğin artması ile 8 ayda bir capesize teslim edilebiliyor. Dolayısıyla bu gemiler 8-12 ay gibi sürede geri geldiği zaman o arz ve talep dengede tekrar kırılmalar oluyor.

Burada herkese düşen görev sağduyulu davranmaktır. İkinci el gemi varken yeni inşa siparişi vermemeleri bir çözüm olabilir ancak burada devreye çevre regülasyonları giriyor. İkinci el bir gemiye yatırım yapmak yerine düzenlemelere uygun yeni gemiler tercih edilerek bir kısır döngüye giriliyor. Uzak Doğu’da çok fazla olan tersane kapasitesinin 5 yıl öncesine göre büyük oranda azalmasına rağmen hâlâ kapasite fazlası olduğunu söyleyebiliriz. Bu da kısa sürede değişken piyasaları beraberinde getiriyor. Orta ve uzun vadede marketin hangi yöne gideceğini tahmin etmeyi zorlaştırıyor.

Maliyet her zaman çok önemlidir ve maliyeti düşüren teknolojiler her zaman daha çok tercih edilecektir. Denizde en büyük kazalara denizcilerin sebep olduğunu söylerler ancak ben de buna karşılık ‘eğer denizde bir tane kaza oluyorsa, her gün en az bin tane kaza denizciler tarafından önleniyor’ diyorum. Denizcilik ister karadan ister denizin ortasından yapılsın çok zor ve meşakkatli bir meslektir. Bizim işimiz insan odaklı bir iş ve insanı denizcilikten soyutlayacak bir teknoloji henüz yok. İnsansız akıllı gemiler üretelim deniyor ancak, neticede bunu da karadan bir kaptan yönetecek. Teknolojik gelişmenin amacı insana hizmet olmalıdır ve hiçbir teknoloji insanı tam olarak dışarı çıkartarak yapılamaz.”

‘Avrupa’nın son tersane üssü’

Hedef olarak; hep iyiyi görmeyi, göstermeyi ve iyiyi göstererek büyümeyi hedefliyorum. Türk denizciliği olarak; 9 yıllık derin krize rağmen aslanlar gibi dayanıyoruz ve yeni markalar çıkartıyoruz. Tersanelerimiz birçok soruna rağmen dimdik ayakta ve ben onlara ’Avrupa’nın son tersane üssü’ diyorum. Şimdi bakın, Avrupa Birliği kaybettiği tersaneleri geri kazanmaya çalışıyor.

Keşke, bunun yerine Türkiye’de olan üssü hep birlikte artırsalar, hep birlikte daha güçlenebilseler. Çünkü, Avrupa’da bir şey kaybettikten sonra yerine koymak çok zor ama Türkiye’de hem yeni inşa, hem tamir-bakım- onarımda çok başarılı tersaneler var, son yıllarda savunma sanayi projelerimizle global pazarda Türkiye olarak pozisyon almaya başladık, tüm bunların kıymetini bilmek lazım.

Türk ticaret filosu için en önemli nokta şu an var olan filoyu koruyabilmek olmalı. Koster filomuz oldukça yaşlandı ve yenilenmesi gerekiyor. Ayrıca, Türk denizcisi armatörden miçosuna kadar dünya denizlerinde bayrağımızı dalgalandırmalı, bunun için standartlar üstü insan gücü yetiştirmeye kararlı olmalıyız, insana yatırımda kalıcı politikalar geliştirmeliyiz. Şu an, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının, Türk denizciliğini geliştirmek için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu biliyorum. Her zaman istenilen kadar hızlı olmayabilir ancak her koşulda yapılanların değerini bilmek lazım. Türk denizciliği tüm yaşananlara rağmen olgunluk çağına erişmiştir. Türk denizciliği atılımcı ruhuyla kural belirleyici, oyun kurucu olup bilgi birikimini ve kalitesini tüm dünyaya göstermelidir. Biz çalışkan bir milletiz.

Türkiye çok şanslı bir ülke çünkü Anavatan sınırlarımız denizlerden başlıyor ve  komşularımız Karadeniz, Akdeniz, Marmara ve Ege. Denizlerimizi korumamız ve temiz tutmamız gerekiyor. Türkiye’nin en büyük oksijen kaynaklarından bir tanesi denizlerdir ve bunu asla unutmamak gerekir. Çok şanslıyız ülkemizde her şeye sahibiz. Bereketli topraklarımız var, petrolümüz yok ama suyumuz var, güneş enerjimiz var ve sahip olduklarımızın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Herkes burada Devlet diyor ama her bireyin tek tek bilinçlenip bu değerlerimize sahip çıkması gerekiyor.

Dünya denizlerinde güçlü bir filoya sahip olma konusuna gelince; bu bir stratejik karardır. Türkiye bazen uzun dönem, bazen kısa dönem stratejileri ile buralara kadar gelmiştir. 28 milyon dwt gemi filosu azımsanacak bir rakam değil. Şu an dünyada o kadar büyük kriz ve sıkıntı var ki, burada önemli olan nokta elimizde olanı koruyabilmek ve sonrasında bu krizden fırsat çıkarabilmek. Ülkemiz deniz ticaret gücünün dünya deniz ticaretindeki önemli yerini sağlamlaştırarak kapasitesini artırmaya bu pastadaki payımızı artırmaya odaklanmalıyız. Türk denizcisi bazen şikayet etse de çok iyi biliyorum ki; Türk denizcisi atılgandır, Türk denizcisi cesaretlidir ve Türk denizcisi tuttuğunu kopartacak kabiliyettedir.

Son olarak gelecek planları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan 2 kız evladı annesi Şadan Kaptanoğlu önceliğinin ailesi olduğunun altını çizerek ekledi, denge kurma konusunda özel bir yeteneğim var ve bu yeteneği canlı tutan doğal bir enerjiye sahibim. 

Kendi işimle besleniyorum. Hata yapmamayı burada öğreniyor, farklı fikirleri burada görüyor ve çevreme nasıl faydalı olabileceğimi kendi işim sayesinde tecrübe ediyorum. Kaptanoğlu’nun tüm hikâyesine bakarsanız cesaretle yeni sektörlere, yeni tonajlara yeni farklı alanlara geçebilmiş bir şirkettir. Çeşitlilik işte önemlidir. Hem tanker hem kuru yük daha sonra gelen tersane yatırımımız bizim çeşitlendirme politikamızın bir ürünüdür. Bu krizde bize en çok yardım eden çeşitlilik politikamız olmuştur. Biz stratejimizi muhafazakâr ve dikkatli olarak seçiyoruz. Denizci her zaman fırsat kovalar ama bu fırsatlar değerlendirilirken nakit akışının dikkatli yapılması gerekir ki, bu durum zarar teşkil etmesin.

Buradan son olarak ülkemiz için büyük bir önem arz eden ‘1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramımız’ın tüm milletimiz için kutlu olmasını, bu vesile ile denizlerimizin masmavi, pırıl pırıl kalmasını, kültürel, sosyal ve ekonomik bir zenginlik olan denizlerimizi her bir vatandaşımızın içselleştirebilmesini diliyorum…”

Bunu Paylaşın