‘Hızlı karar verip harekete geçen bir adım önde olacak’

MDN İstanbul

Socar Marine Deniz Satışları Müdürü Zeki Tarakçı, LNG tahrikli sistemlerin denizcilik sektöründe kullanımına dair görüşlerini MarineDeal News ile paylaştı

Tarakçı, çevre hassasiyetleri ve zorlaşan ekonomik koşulların birçok girişimciyi zorlamakta olduğunu belirterek, gelecekte bizleri bugünden daha zor günleri beklediği uyarısında bulundu. “Hızlı karar verip hızlı hareket edebilen şirketler hep bir adım önde olacak,” diyen Tarakçı, sözlerine şöyle devam etti: “Denizcilik sektöründe alternatif yakıtları, küresel alanda gemiler tarafından kullanılacak olan yakıtların kükürt miktarlarının yüzde 0,5’e düşürülmesi sebebiyle yeni konuşmaya başladık. 2020 yılı konusunda ise halen daha bir takım tereddütler var ve uygulanıp uygulanmayacağı, ertelenip ertelenmeyeceği halen tartışılıyor. Diğer taraftan görünen ise yüzde 0,5 kükürtlü yakıtın rafinerilerce üretilip 2020 itibariyle global anlamda tüketime hazır olması hiç de kolay görünmüyor. Yüksek talep, düşük arz, eşittir yüksek fiyatlar.”
Scrubber yatırımının en cazip uygulama olarak görünmekle beraber scrubber’dan çıkacak olan atık suyun depolanması, limanlarda sahil tesislerine verilmesi gibi konularda birçok karmaşanın söz konusu olduğunun altını çizen Tarakçı, ilk kurulum maliyeti yüksek görünse de, scrubber teknolojisinin dört veya beş yıl içerisinde kendini amorti ediyor olmasının uygulanabilirlik cazibesini güçlendirdiğini belirtiyor. “Bir gerçek var ki, yeni yapılan rafineriler ya da mevcut çalışan rafinerilerdeki yenileme çalışmaları fuel oil üretiminin gelecekte sınırlı kalacağını göstermekte. Rafineriler yaptıkları yatırımlarla ellerinde kalan siyah ürünleri de maksimum kapasitede beyaz ürünlere çevirmekteler. Bunun en yakın örneği Tüpraş’ın yapmış olduğu RUP (Fuel Oil geri dönüşüm) yatırımı. Özetle, fuel oil denizcilik için bulunması zor bir ürün haline gelecek. Dolayısıyla LNG gibi birçok alternatif enerji kaynağını çok daha fazla konuşuyor olacağız.”
Tarakçı, 2020 itibariyle uygulamanın devreye girmesi sonrasında neler olacağını ise şöyle özetliyor:
1) Yüzde 0,5 kükürtlü fuel oil belli bölgelerde ikmal edilebilecek.
2) Yüzde 0,1 kükürtlü motorin kullanımı artacak.
3) LNG yakıt ikmalleri artacak ve yüksek bir ivmeyle artışına devam edecek.
4) Scrubber donanımlı gemiler yüksek kükürtlü yakıt tedariğine devam edecekler.
5) Bazı armatör ve gemiler sistemin dışına çıkacak.
LNG’nin küresel anlamda ulaşılabilecek şekilde hayata geçmesinin dört, beş yıldan önce gerçekleşmesinin çok zor göründüğünün belirten Tarakçı, durumu şöyle özetliyor: “Dünyada deniz yakıtlarının yüzde 95’inden fazlası deniz yoluyla tedarik edilmekte. Bir taraftan yeterli kapasitede ve sayıda karada LNG dolum tesisi gerekliliğinin yanı sıra, ilgili LNG’yi gemilere ikmal edilmek üzere taşıyan LNG barge’larına ihtiyacımız olacak. Bu yatırımları yapmak için tedarikçiler yeter kapasitede talep beklerken, armatörler de tedarik güvenliğinden emin olduktan sonra LNG’li gemi yatırımına girecekler. Bu bir kaosa sebep olur.”
Bunu önlemek için bir tarafın bazı fedekarlıklarda bulunması gerekeceğinin ve bu geçiş döneminin şirketleri ciddi maliyetler ile karşı karşıya bırakacağının altını çizen Tarakçı, “Bir armatör bugün itibariyle yeni gemiyi kızağa koyup LNG ile de çalışabilecek makine ile donatmıyorsa bu çok büyük bir fırsatın kaçırılması anlamına gelecektir,” diyor. Tarakçı’ya göre, bu durum armatöre yaklaşık yüzde 15 ila 20 oranında ilave bir maliyet getirebilir.
Mevcut gemilerde ise durumun çok daha karışık olduğunun altını çizen Tarakçı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bugün yüksek tonajlı kara araçları, yapılan basit bir kaç işlem ile bir gün içerisinde doğal gaz ile çalışır hale getirilebiliyor. Bu şekilde yüzde 30 motorin ve yüzde 70 gaz ile çalışıyorlar. Gemilerde neden olmasın? Evet yapılabilir ve yapılıyor da. LNG tankları için uygun alan, teknoloji şirketlerinde geliştirilen kitler ile bu da mümkün. Ama ne zaman?”
İşin tedarik boyutu ile ilgili olarak, Tarakçı Türkiye özelindeki durumu şöyle özetliyor: “İki adet LNG kara tesisimiz var. Biri Marmara Ereğli BOTAŞ ve diğeri Aliağa Ege Gaz. Bu tesislerde yurt dışından getirilen LNG depolanmakta ve gazlaştırılarak ulusal hatlara verilmekle beraber, LNG formunda kamyonlara yüklenerek doğal gazın ulaşmadığı bölgelere ulaştırılmaktadır.” Socar’ın bu kapsamda kara yoluyla gemilere LNG yakıt ikmali yaptığını vurgulayan Tarakçı, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün bir LNG kara tesisi kurmak istense tanklar, iskele, vs. yatırımlarıyla iki üç yılı bulabilecek bir süre gerekli. Lakin Aliağa’da da hayata geçirilmiş olan Floating Storage and Regasification Unit (FSRU) gemisi uygulamasıyla bu süreyi üç ila altı aya kadar düşürebilmektesiniz. Buradan şu sonuca varmak istiyorum. Talep ile FSRU yapısında gemi ya da gemiler pazarın olduğu bölgelere yakın bölgelerde konumlandırılıp yine LNG taşıyabilecek barge’lar ile gemilere ikmal edilmesi mümkün olacaktır.” Bu konuda zamanlama hususunda verilecek kararın zorluğunun altını çizen Tarakçı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün karar verilse LNG barge ve FSRU sisteminin hazır hale gelmesi bir-bir buçuk yılı bulabilir. Sonuç olarak, çözüm var, lakin son derece masraflı. Dünya dönüşüne devam ediyor ve değişiyor. Gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve ilk adımı atma anlamında elimizden geleni yapmaya çalışıyor olacağız. Ülke olarak denizi seven bir ülkeyiz ve denizci olarak kalmaya da devam edeceğiz.”

Bunu Paylaşın