‘LNG bugüne dek en çok rağbet gören alternatif yakıt’

MDN İstanbul

American Bureau of Shipping (ABS) Türkiye Ülke Müdürü Seyfettin Tatlı, LNG’nin deniz taşımacılığında yakıt olarak kullanılmasına sebep olan faktörleri MarineDeal News için değerlendirdi

Gemi yakıtında izin verilen azami sülfür düzeylerine ilişkin 2020 hedefi yaklaşırken, armatörler bu gerekliliğe uygunluk göstermeye yönelik seçeneklerini gün geçtikçe daha fazla inceliyorlar ve bunu yaparken filoları ve operasyonları açısından sadece kısa vadeli olarak yakıttaki sülfürü düşük oranda tutmayı değil, aynı zamanda uzun vadede yeni tip gemi yakıtlarına geçişin neler getireceğini değerlendiriyorlar.
Söz konusu armatör ve gemi işletmecilerinin bu süreci önemli bir konu olarak gördüklerini, daha yeşil gemi tasarımlarına öncelik vermelerinden ve genel olarak hava kirliliğini azaltıcı teknikler uygulamalarından anlayabiliyoruz. Aynı zamanda, kendi karasuları ve liman alanları içindeki emisyon seviyeleri hususunda daha sıkı limitler getirmeyi planlayan denizci uluslardan gelen baskılar gün geçtikçe artıyor.
Yeni çevre mevzuatının önce Avrupa’da ve bunun ardından ABD’de uygulamaya konulması alternatif yakıtlara yönelik en kayda değer etmenlerden biri oldu. Bu durum, Emisyon Kontrol Alanlarının (ECA) Hong Kong ve Çin topraklarına yayılmasıyla devam edecek gibi görünüyor. Bugüne kadar en çok rağbet gören alternatif yakıt LNG oldu ve bu konudaki öncü adımlar ABS’den geldi. Teknik destek sunulması ve en yenilikçi projeler için verilen onaylar ABS’nin attığı adımlar arasında görülüyor. LNG’nin birçok doğal avantajı var. Bol miktarda bulunması, alternatif uyumluluk yöntemleri ile kıyaslandığında kullanım açısından ekonomik olması ve IMO SOx, Tier III NOx ve Particulate Matter gerekliliklerini karşılaması bu avantajlar arasında.
LNG yakıtının son işlemsiz olarak NOx Tier III gerekliliklerini karşılaması ya da karşılamaması, kullanılan makinelerin tipine bağlıdır. Enjeksiyon basıncı düşük olan (Otto prensibine göre çalışan) iki zamanlı ve dört zamanlı makineler için LNG yakıtı modunda Tier III NOx emisyon seviyeleri karşılanabilir. Yüksek basınçlı gaz enjeksiyonu olan (dizey çevrimi kullanan) iki zamanlı makinelerde, egzoz gazı resirkülasyonu ya da selektif katalitik redüksiyon sistemi kullanılarak son işlem yapılması gerekecektir.
Depolama tankları, yakıt gazı beslemeli, gaz yakıtlı veya çifte yakıtlı makineler dahil olmak üzere gaz yakıtlı sistemler için sermaye giderlerinin yüksek olması LNG’nin zorlukları arasındadır. Yakıtın sınırlandırılması ve yakıt gazı besleme sistemi bu giderin yüksekliğinde başlıca faktör olup, sonradan ana makine yükseltme işlemi ise nispeten masrafsızdır.
LNG depolaması için gereken alanın, muadili sıvı yakıt için gerekli olan alandan yaklaşık üç kat fazla olması ve yakıt gazı besleme sistemi de yük taşıma kapasitesi üzerinde etkili olabilir. Bir başka deyişle, donanımın iyileştirilmesine yönelik çalışma tüm gemi tiplerinde uygulanamayabilir.
Küresel LNG yakıt ikmal altyapısı geliştirilmesine rağmen hâlâ yetersizdir ve gazın yakıt olarak kullanılması karmaşık güvenlik gereksinimlerini beraberinde getirmektedir. LNG yakıt ikmal operasyonları, gemi üzeri yakıt depolama, tehlikeli alanların belirlenmesi ve tank havalandırma boşluklarının tespiti gibi hususları kapsayan gereklilikler, ve uygun eğitimleri almış, uzman mürettebat ihtiyacı bu çerçevede düşünülebilir.
Çevre mevzuatlarının etkisi yaygınlaştıkça, gemi işletmelerinin önlerinde bulunan uzun ve kısa vadeli seçenekleri masaya yatırmaları ve hangi çözümlerin kendi filoları için doğru olacağına karar vermeleri gerekecektir. Daha önceki deneyimlerinden, iktisat anlayışından ve içerdiği teknik zorluklardan dolayı rafa kaldırmış olabilecekleri seçenekler yine önlerine gelebilir.
Ancak, değişken bir pazarda zahmetli sefer tarifeleriyle çalışan gemileri filolarında bulunduran gemi işleticileri açısından netleşen husus, ortalama bir geminin kullanım ömrü boyunca tahmin edilmesi güç olan birçok değişkenin dikkate alınarak bağımsız ekonomik bir kararın alınması gerektiğidir.
ABS’in Tekno-Ekonomik değerlendirme olarak adlandırdığı bu süreç gemi işletmecilerinin ve daha geniş kapsamda sektörün desteklenmesi bakımından gün geçtikçe kritik hale gelmektedir. Zira daha düşük emisyonların ve daha sıkı çevre koruma tedbirlerinin uygulandığı bir çağa doğru gidiyoruz.

Bunu Paylaşın