Geleceğin suüstü harp gemileri

MDN İstanbul

Albay (E) Erhan Şensoy: Her ne kadar tekne dizaynları belirli harekât ihtiyaçlarının bir sonucu olarak ortaya çıksa da “Independence” veya “Freedom” sınıfı fırkateynlerde olduğu gibi aynı ihtiyacı farklı dizaynlarla karşılamak mümkün olabilmektedir

1960’ların başında ABD Donanması’nda hizmete giren ve o zamana göre en modern gemilerden olan “Charles F. Adams” sınıfı muhriplerde görev yapan bir subaydan, 2010’lu yıllarda suüstü harbi gemilerinin nasıl olacağına ilişkin fikirlerini söylemesi istendiğinde,  “Zumwalt” sınıfı bir destroyere veya “Independence” sınıfı firkateyne yakın tariflerde bulunabilir miydi? Bunu tahmin etmek güç.

Ancak komuta kontrol sistemleri ve silahları bir yana ne “Zumwalt”ın eski zırhlılara benzer ne de “Independence” sınıfının katamaran tekne yapılarını tahmin etmenin pek de kolay olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu kapsamda geleceğin harp gemilerinin tekne yapılarıyla da ilgili olarak birçok fütürist tasarım hayal edilebilir.

Bu nedenle geleceğin harp gemilerinin şeklinin veya tekne yapısının nasıl olacağından çok imkan ve kabiliyet bakımından ne tür sistemlere ve özelliklere sahip olacağı üzerinde durmak daha uygun olacaktır.

Bir harp gemisinin tedarikine ilişkin geleceğe dönük planlama yapılırken tekne yapısından sahip olunacak imkan ve kabiliyetlere kadar her türlü özellik harekat ihtiyaçları doğrultusunda belirlenir. Harekât ihtiyaçları belirlenirken birçok husus dikkate alınır, ancak bunların en önemlileri şunlardır:

– Harekât icra edilecek coğrafi bölge veya muhtemel çatışma alanları,
– Muhtemel muhasımın imkân kabiliyetleri/tehdit,
– Gelişen teknoloji.

İşte bu 3 husus gelecekteki harp gemilerinin imkan kabiliyetlerinin de nasıl olacağını belirleyecektir.

Doğu Akdeniz, Körfez Bölgesi, Güney ve Doğu Çin Denizi gibi bölgelerdeki jeopolitik ve siyasi gelişmeler dikkate alındığında gelecekteki deniz harekâtının daha ziyade kıyıya yakın veya kısıtlı deniz sahalarında icra edileceği gerçeği ön plana çıkmaktadır.

Dolayısıyla bu tür deniz alanlarında harekât icra edecek gemiler için gizlilik, sürat, manevra kabiliyeti, çok yönlülük (birden çok harekât nev’ini icra edebilme), nispeten küçük boyut gibi özellikler önem arz edecektir.

Gizliliğe ilişkin olarak günümüzde gemilerin gürültü, ısı, radarda görünürlük gibi fiziki işaretlerini azaltıcı teknolojiler halen kullanımdadır ve gelecekte de kullanılacaktır. Ancak teknolojik gelişmelere paralel olarak bu tür gizlilik sağlayan sistemlere ilişkin kullanılan teknolojiler farklılaşacak ve etkinlikleri artacaktır.

Gaz türbini veya dizel ana tahrik sistemi ile entegre indüksiyon motorları, yakıt pilleri gibi elektrikli tahrik sistemlerini içeren “hibrid” sistemler geleceğin harp gemilerinde yaygın olarak kullanılacaktır. Bu husus makinelerden dolayı oluşan gemi gürültüsünü asgari seviyeye indirgeyecektir.

Ayrıca elektrik motorlarında süper iletkenlerin kullanılması ve “Entegre Güç Yönetim” sistemleri sayesinde yakıt tüketiminde olduğu kadar gemi sistemlerinin elektrik tüketiminde de verimlilik artışı sağlanacaktır. Ayrıca bu tür sistemler sayesinde arıza veya hasar durumunda sistem ve cihazlara alternatif yollardan elektrik beslemesi otomatik olarak yapılabilecektir.

IR spektrumda (MWIR/LWIR) gemi izini düşürmeye yönelik olarak geminin tüm yüzeylerinde gerek geminin kendi ürettiği gerekse güneşten dolayı oluşan ısıyı kontrol edecek ve arka plan ısısına göre ayarlayacak nano sıvıların kullanıldığı “akıllı aktif soğutma sistemleri” kullanılacaktır.

Geminin radar izini azaltacak eğimli ve köşeli yapılar ile elektromanyetik enerjiyi emen boya ve materyaller yerine, gemiye çarparak geri dönen radar sinyallerini bozarak işe yaramaz hale getirecek negatif yansıtma özelliğine sahip “metamateryaller” kullanılacaktır. Yani bir çeşit görünmezlik kalkanı oluşturulabilecektir.

Gemilerin radar kesit alanını (RCS) düşürmek ve tespitini zorlaştırmak maksatlarıyla yarı dalabilen tekne yapıları da çözümlerden birisi olacaktır. Ayrıca yine bu kapsamda tekne inşasında karbon fiber kullanımı yaygınlaşacaktır.

Geminin duruş gücüne ilişkin bu tür gelişmelere ilave olarak vuruş gücüne ilişkin muhtemel gelişmeler ile ilgili konuları ise şu şekilde özetleyebiliriz.

Ana batarya toplarda uzun menzilli güdümlü mühimmat kullanımı ön plana çıkacaktır. Süratleri sesin 5 katını aşan hipersonik satıhdan-satıha/havaya güdümlü mermiler kullanıma girecektir. Bu tür güdümlü mermilere karşı savunmada klasik anlamdaki “hardkill” ve “softkill” yöntemler yetersiz kalacaktır.  Bu husus özgün tespit ve takip radarları ile çapı daha büyük nokta savunma silahlarının geliştirilmesine sebebiyet verecektir.

Satıhtan satha/havaya atılan güdümlü mermilerdeki diğer bir önemli gelişme hedef seçme ve hedefi arayıp bulma konularında gerektiğinde merminin bağımsız hareket edebilir hale gelmesi olacaktır.

Elektromanyetik top ve lazer silahlarının yaygınlaşması da geleceğin harp gemilerinde top sistemleri kapsamındaki en önemli gelişme olacaktır.

Silahlı ve silahsız insansız hava araçlarının (İHA) kullanımı yaygınlaşacaktır. Çok sayıda küçük İHA’nın kullanıldığı ve  “sürü saldırısı” olarak adlandırılabilecek taktikler muhasımın sistemlerini yanıltmak veya doyuma ulaştırmak maksadıyla kullanılacaktır. İnsansız araçlar Denizaltı Savunma Harbi anlayışını da değiştirecektir. Gemilerden atılacak sonoboy benzeri fakat hareketli ve farklı tespit sistemlerine sahip amfibik özellikli (hava-sualtı ortamı) insansız araçlar hem birbirleriyle hem de ana gemiyle veya hava vasıtasıyla optik-ışın tabanlı sistemler vasıtasıyla haberleşerek denizaltının tespitinde büyük rol oynayacaklardır.

Siber uzayı da kapsayacak şekilde tüm elektromanyetik spektrumu etkinlikle kullanacak ve aynı zamanda muhasımın kullanmasını engelleyecek “Elektronik ve Siber Harp” sistemleri kullanıma girecektir. Bu sistemler değişen duruma göre anlık olarak muhabere ve radar sistemlerinin emisyon yönetimini destekleyeceklerdir. Bu kapsamda çok bantlı, değişken polarite ve modülasyonlu, çok fonksiyonlu radarlar kullanımda olacaktır. LED, lazer vb. ışık kaynağı kullanan optik-ışın temelli iletişim sistemleri (free space optics) gerektiğinde özellikle U/VHF menzilde radyo-frekansa alternatif muhabere ortamı olarak kullanılacaktır.

Görselliği ve algıyı artıran, süratli reaksiyona imkan sağlayan 3 boyutlu hologram konsollar Savaş Harekât Merkezlerinin vaz geçilmezi olacaktır.

Komuta-kontrol ve muhabere kapsamındaki tüm bu gelişmeler ağ merkezli harekâta da katkı sağlayarak, gelecekteki harekatın müşterek bir ağın içerisinde birçok alternatif bağlantı noktaları olan alt ağlar şeklinde gerçekleştirilmesini olanaklı hale getirecektir.

Tüm bu gelişmelere paralel olarak gemilerdeki mürettebat sayısında büyük çapta azalma yaşanacaktır. Ancak, insana olan ihtiyaç hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktır. Çünkü geleceğin harp gemilerinde olması beklenen bu kadar ileri teknolojik gelişmeye rağmen başta seyir ile ilgili olmak üzere bazı klasik/analog sistem ve cihazların gemilerde yedek sistem olarak kullanımına geri dönülmesi de önemli bir yenilik olacaktır.

Yukarıda bahsedilen ve halen deneme aşamasında olan “metamateryal”, “optik-ışın tabanlı muhabere”, “amfibik özellikli İHA” gibi bazı uygulamalardan başarılı sonuçlar alınmaktadır. Dolayısıyla son 30 yılda teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler dikkate alındığında şu an için bazıları bize bilim-kurgu gibi gelen bu gelişmelerin önümüzdeki 50 yıl içerisinde gerçekleşeceğini ve yaygınlaşacağını söylemek pek de hayalcilik olmayacaktır.

Bunu Paylaşın