Yüce Yöney – Mülteci çocukların eğitim hakkı

MDN İstanbul

Syrian refugee children learn the German language in a school at the 'Friedland' refugee camp in the central German village of Friedland September 16, 2013. REUTERS/Ina Fassbender (GERMANY - Tags: CIVIL UNREST POLITICS SOCIETY IMMIGRATION EDUCATION) - RTX13NLC

Mülteci çocukların eğitime erişimlerinin önündeki engeller bitmiyor, mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler sorumluluklarını yeterince yerine getirmiyor. Oysa eğitim hakkı her çocuk için her şartta geçerli bir hak

Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) Eylül 2017’de yayınladığı raporda geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında 5-17 yaş arasındaki 3,5 milyondan fazla mülteci çocuğun okula gitme imkânı bulamadığını açıkladı. “Geride Kalanlar: Mülteci Eğitimi Kriz İçinde” başlıklı rapora göre, söz konusu çocukların 1,5 milyonu ilkokula gidemeyen, 2 milyonu da liseye gidemeyen mülteci çocuktan oluşuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin anlattıkları mültecilerin dramını bir kez daha ortaya koyuyordu. “Bu genç insanların eğitimi onlara ev sahipliği yapan ülkelerin ve geri dönebildiklerinde kendi ülkelerinin huzurlu ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlayabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Ancak dünya genelindeki diğer çocuk ve gençlerle karşılaştırdığımızda, mülteciler için erişilebilir fırsatlardaki açıklığın giderek arttığını görüyoruz.”

Rapor UNHCR’ın mülteci eğitimiyle ilgili istatistiklerini yine bir BM kuruluşunun, UNESCO’nun dünya genelindeki okula kayıt verileriyle karşılaştırıyor. Buna göre, tüm dünyada, ilkokula giden çocuk oranı yüzde 91 iken bu rakam mültecilerde sadece yüzde 61; düşük gelirli ülkelerdeyse yüzde 50’nin altında. UNHCR’ın bilgilerine göre, mülteci çocuklar büyüdükçe önlerine çıkan engeller de artıyor: Mülteci çocukların sadece yüzde 23’ü liseye kayıt yaptırabiliyor. Oysa küresel ölçekte bu oran çok daha yüksek: yüzde 84. Düşük gelirli ülkelerdeyse mültecilerin yalnızca yüzde 9’u liseye gidebiliyor.

Yükseköğretime bakıldığında da farklı bir durum görülmüyor. Hatta yükseköğrenim verileri daha da kötü: Tüm dünyada yükseköğretime kayıt oranı yüzde 36. Mültecilerde ise, burslara ve diğer programlara yapılan yatırımlarla önemli bir ilerleme kaydedilmiş olsa da, bu oran sadece yüzde 1.

Rapordaki önemli vurgulardan biri mültecilerin bulundukları ülkelerin eğitim sistemine dahil edilmesiyle ilgili. Bu politikanın ne kadar önemli olduğunun altını çizen rapor bu yönde hükümetlerin teşvik edilmesinin gereğine de işaret ediyor.

UNHCR’nin raporuna göre, her ne kadar büyük ölçüde Suriyeli mültecilerin eğitimiyle ilgili politikaların iyileştirilmesi ve eğitimin zorunlu olduğu Avrupa’ya mülteci çocukların gelmesinin etkisiyle belirli yol kat edildiyse de bu yeterli değil. Rapor geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında ilkokul çağındaki mülteci çocukların okula kayıt oranının yüzde 50’den yüzde 61’e yükseldiğini gösteriyor. Ancak her dört mülteci gençten birinin liseye kayıt yaptırdığı aynı akademik dönem içinde, liseye erişim oranında bir değişim görülmüyor. Her üç mülteciden birinin düşük gelirli ülkelerden birinde yaşaması bu konuda istenen gelişmelerin kaydedilememesinin nedenlerinden biri.

UNHCR’nin şu ifadeleri devletlerin sorumluluğuna da haklı bir gönderme yapıyordu. “Kendi çocuklarına eğitim imkânlarını sağlamak için de genellikle zorluklar yaşayan mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler; çoğu eğitim dilini konuşmayan ve eğitim-öğretim hayatının yaklaşık dört yılını kaçırmış olan on binlerce, hatta yüz binlerce yeni gelen mülteciye okul, eğitimli ve donanımlı öğretmen ve yeterli eğitim materyallerini temin etme konusunda omuzlandıkları ek sorumlulukla karşı karşıyadır.”

Türkiye’deki mülteci çocuklar
Türkiye’deki durum da dünyadan pek farklı değil.

UNICEF bu yılın başında gözle görülür bir artış olmasına rağmen okul çağındaki Suriyeli mülteci çocukların yüzde 40’tan fazlasının (380 bin kişi) hâlâ okula gidemediğini açıklamıştı. 2017 Ocak itibariyle 1,2 milyonu aşkın mülteci çocukla dünyada en çok mülteci çocuğa ev sahipliği yapan ülke olan Türkiye’deki okullara kayıtlı olan Suriyeli mülteci çocuk sayısı yaklaşık yarım milyondu.

Suriyeli olmayan mülteci çocukların eğitime erişiminde de çok fazla sorun var. Mayıs 2017’de İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch / HRW) İçişleri Bakanlığı’nın, hassas durumdaki bu çocukların, hem Türkiye’nin kendi mevzuatı hem de uluslararası hukuk uyarınca hakları olan eğitimi almalarını önleyen, Suriyeli olmayan sığınmacılara ilişkin politikalarını düzeltmeleri gerektiğini belirtmişti.

HRW’de çocuk hakları alanında Mercator bursiyeri olan Simon Rau’nun sözleri fazlasıyla sorunu ortaya koyuyordu. “Türkiye yasalarla ülkedeki tüm çocukların eğitim görmesini güvence altına almaktadır ancak birçok sığınmacı çocuk için bu, boş bir vaatten öteye geçmiyor. Türkiye’nin sığınmacı çocuklar dahil tüm çocukların okula gitmesini sağlamak için atabileceği makul adımlar var.”

Mevcut durumu HRW’nin tespitleriyle özetleyerek Türkiye’deki mülteci çocukların eğitime erişiminin ne denli zor olduğunu anlatmaya çalışalım.

n Suriye dışındaki ülkelerden gelen sığınmacılar, devletin yönlendirdiği şehirlerde yaşamak zorundalar. Bu şehirlerde iş olanağı az ve yardım kısıtlı olsa bile başka bir yere taşınmaları yasak. Yönlendirildikleri kentlerde kalan sığınmacıların çocukları yoksulluktan kaynaklanan engeller yüzünden eğitime erişemeyebiliyor; aileler eğitimle ilgili masrafları karşılayamıyor veya çocuklarını okul yerine işe göndermekten başka çareleri olmadığını düşünüyor.

n İş aramak için uydu kentlerden ayrılanlar ise hukuki statülerini kaybediyor ve bu nedenle çocuklarını okula kaydettiremiyor.

n Resmi istatistiklere göre, Türkiye’de Suriye dışındaki ülkelerden 42 bin 221 okul çağında mülteci ve sığınmacı çocuk bulunuyor. Fakat bu çocukların kaçının okula gittiğine dair güvenilir bir veri mevcut değil.

n Anne babaların kayıtlı olarak çalışmasının önündeki engeller, mali bakımdan da çocuklarını okula göndermelerini zorlaştırıyor. Devlet okulları ücretsiz olsa da veliler ulaşım, kırtasiye, okul forması ve malzemeleri gibi eğitim giderlerini karşılayamıyor.

n Mülteci aileler ve çocukların en önemli sorunlarından biri Türkçe dil öğretim desteğinin olmayışı. Devlet okullarında mülteci çocuklar için ek Türkçe dersleri bulunmuyor.

n Bazı yerlerde okul müdürlerinin veya milli eğitim müdürlüğü yetkililerinin aldıkları keyfi kararlar yüzünden çocuklar okula gidemiyor.

n Uydu kenttekiler dahil birçok çocuk ve ailesi hakları ve sistem konusunda yeterince bilgi alamıyor.

HRW yaptığı tespitler ve evrensel haklar doğrultusunda Türkiye’nin atması gereken adımlara dair öneriler de sıralıyordu. Ana hatlarıyla özetleyecek olursak öneriler şöyle…

n Türkiye sığınmacıları iş imkânı veya insani yardım olanaklarının bulunmadığı şehirlere yönlendirmemeli, faydalanabilecekleri desteklerle ilgili bilgi vermeli ve sığınmacıların maddi ihtiyaç nedeniyle yaşadıkları uydu kentten bir başkasına taşınmalarına izin vermelidir.

n Türkiye, ülkesinde bulunan sığınmacıların ikametlerini düzenlemekte haklı bir menfaate sahip olsa da; Milli Eğitim Bakanlığı çocukların hukuki statülerinden bağımsız olarak okula kaydolmalarına izin vermeli ve çocukları haksız yere eğitimden dışlanmış aileler için -bu konuda keyfi kararlar veren yetkililere yaptırım uygulanmasını da içeren-çözüm yolları sunmalı ve geliştireceği politikaların uygulanmasını sağlamalıdır.

n Hükümet kefil işveren şartını kaldırarak çalışma izni alınmasını kolaylaştırmalıdır.

n Uluslararası bağışçılar, yardımların ihtiyaca bağlı olarak çocukların okula gitmesini sağlamak üzere kullanıldığından emin olmalıdır.

n Çocukların ortaöğretim seviye sınavlarına girmesinin önündeki, pasaport sahibi olma şartı gibi keyfi engeller kaldırılmalıdır.

Son olarak hep hatırlatılması gereken bir hakkı vurgulayarak bitirelim: Mülteci çocukların eğitim hakkı bir lütuf değil, devletlerin yükümlülüğüdür.

Bunu Paylaşın