KOSDER: Türk Bayrağı beyaz listede kalmalı

MDN İstanbul

Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER), “Liman Devleti Kontrolleri ve Türk Bayrağı’nın Beyaz Listede Kalması” konulu çalıştay düzenledi. 17 Ağustos tarihinde düzenlenen çalıştaya; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, BİMCO Yönetim Kurulu Başkanvekili Şadan Kaptanoğlu, Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Üyeleri Tamer Kıran, Erbil Özkaya, Deniz Ticaret Odası (DTO) Meclis Üyesi Recep Düzgit, KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, KOSDER Yönetim Kurulu Üyeleri Salih Zeki Çakır, Bülent Dandin, Pınar Kalkavan, Hakan Çendik, Gemi Sörvey Kurulu Başkanı Mustafa Kıran, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı temsilcileri, Armatörler Birliği temsilcileri, denizcilik sektörü sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve denizcilik firmaları temsilcileri katıldı.

Liman Devleti Kontrollerinde karşılaşılan sorunların ve Paris MoU kapsamında yapılan denetimlerde Türk bayrağının beyaz listede kalması adına yapılacak çalışmaların değerlendirildiği toplantının açılış konuşmasını yapan KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, Türk Bayrağının hem ticari hem de stratejik bir önemi olduğuna vurgu yaparak; “Ticari önemi malumunuzdur ki Kabotaj Kanunu çerçevesinde Türk armatörüne ait olan ticaret imtiyazını kullanabilmek sadece Türk bayrağı çeken gemilere haizdir. Ayrıca Türkiye’ye yapılan uğraklarda da bazı ticari avantajlar mevcuttur. Milli önemi ise Türk bayrağını taşıyan gemilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzer kara parçaları olması, ticaretin de bayrağı takip etmesi sebebiyledir. Türk bayraklı filo ne kadar yoğun biçimde ve ne kadar uzun menzilde ticaret yaparsa Türkiye Cumhuriyeti’nin ticari ve stratejik menfaatlerin de dünya sathına yansıması o derece büyük olacaktır” dedi.

“Türk bayraklı gemilerden birisinin tutuklanması önce o geminin armatörü için büyük bir ticari kayıp, sonra da Türk bayrağı için büyük bir itimat kaybıdır. Fakat, Deniz İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün aynı yazıda ifade ettiği önlemler, 2002-2007 dönemindeki dayanışma havası oluşturulmasından çok, üyelerimizin bazılarının da serzenişte bulunduğu üzere, çoğu kez aksinin ispatı mümkün olmayacak bir suçtan ötürü cezalandırmalara sebep olacaktır. Bu da nihayetinde bayraktan çıkışı hızlandırabilir. Öteki taraftan çok gevşek davranılırsa, bu sefer de tekrar siyah bayrağa doğru bir düşüş söz konusu olabilir ki, bunca yıllık emek ve uzmanlıkla ne Türkiye Cumhuriyeti idaresi ne de Türk bayraklı gemi armatörleri bunu hak etmemektedir.

Son olarak şuna da vurgu yapmak gerekiyor;  bölgede faal olarak bulunan 10 milyon DWT’ye yakın koster filosunun en az 3 milyon DWT’lik kısmı Türk sahiplidir. Bu filo, yaşı dolayısıyla ne teknik olarak ne de emniyet bakımından Avrupa’nın taleplerini karşılamamaktadır. Avrupa da gitgide bu yaşlı filoya karşı daha az hoşgörülü olmaya başlamıştır.”

Çalıştayın moderatörlüğünü yapan KOSDER Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Çakır, çalıştayın amacının Türk bayrağının itibarını korumak ve yükseltmek olduğunu ifade ederek idarenin de yaşanan sorunlara çözüm üretmek, sektöre destek olmak adına çalıştayın düzenlenmesine katkı sağlamasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Çakır, sektör temsilcilerinden Liman Devleti Kontrollerine ilişkin yaşadıkları sorunları ve şikayetleri idare ile paylaşarak çözüme kavuşturulması yönünde girişimlerde bulunulacağına inancını ifade etti. “Sorunu yaşayanlarla sorunu çözme makamında olanları karşı karşıya getirmeyi amaçladık. Neticede hepimizin amacı Türk bayrağının itibarını korumak ve yükseltmektir. Konumuz Türk bayrağı olması münasebetiyle şunu da hatırlatmakta fayda var, Türk sahipli deniz ticaret filosunun ne yazık ki yüzde 30’u Türk bayrağında bulunuyor. Bu oran her sene de giderek azalmaktadır. Bunun da tabii ki gerek ticari gerek şahsi nedenleri var. Biz bunun da çalışmasını yaparak Türk bayrağından çıkışın nedenleri diye bir kitapçık haline getirerek idaremizle paylaştık. Avrupa’da gerek bayraktan kaynaklı gerekse personelden kaynaklı olumsuz bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. Burada da idaremiz haklı olarak zor bir süreçle elde edilen beyaz bayrak başarısından taviz vermemek adına çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyor. Bu noktada bize düşen görev de idaremize destek olarak Türk bayrağını en iyi şekilde temsil etmek ve Türk bayrağını özendirecek çalışmalara destek vermektir.”

Herkes üzerine düşeni yapmalı

Sektör temsilcilerinin şikâyet ve değerlendirmelerinin ardından söz alan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, Türk Bayrağının beyaz liste dışına çıkmasının çok ciddi bir prestij kaybına yol açacağını ifade ederek bunun sektör açısından da çok önemli bir kayıp olacağını dile getirdi. Mazeretlerin kenara bırakılarak herkesin üstüne düşen görevi yapması gerektiğini söyleyen Sert, “Bu alanda birlikte gayret ederek başarıya ulaşmalıyız. Bu başarının 3 temel unsuru var; irade, idare, işletme. İdaremiz bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Sayın Başbakanımız, Sayın Bakanımız, Sayın Müsteşarımız hepsi sektöre hakim ve konuyu yakinen bilen insanlar olarak çalışmalarını sürdürmekteler. İşletmelerimiz de bir irade ortaya koyarak bu sürece hazır olmalıdır. Bizim için ön sörveyler bizim için bir hazırlıktır. Bu hazırlık sürecini iyi değerlendirmeliyiz. Elbette yurtdışında Türk bayraklı gemilere gösterilen toleransın düşük olduğunu biliyoruz. Ama bu alanda başarılı olmak istiyorsak hepimiz bu işin stresini çekeceğiz” dedi.

“7/24 ulaşılır olmak adına gerekli çalışmaları yaptık. İdaremize her zaman ulaşabilirsiniz. Sadece yurt içinde değil yurtdışındaki limanlarda da ikili ilişkilerimizi kullanarak sektörümüze destek olmaya çalışıyoruz. Önceden gemi tutulduğunda haberimiz oluyordu. Biz şimdi diyoruz ki Port State gemiye çıktığında haberimiz olsun. Duruma göre biz gerekli görülen girişimlerde bulunmaya gayret ediyoruz.

Bunun dışında; Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nde yapılan değişikliğin kolay gerçekleşmedi ve karşılaştığımız çeşitli sorunları aştık. Bu yapılan düzenlemenin sektöre bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Hakikaten zor bir çalışma oldu. Mecliste çeşitli düzenlemelerin yapılmasında bulunmuş biri olarak bunun kadar zorlandığımız bir çalışma olmadı. Montrö anlaşmasına karşı olmasından tutun da kaza risklerinin artmasına kadar çok farklı görüş geldi. Sonuçta bu da ekonomik bir olaydır. Yani en emniyetli durum sıfır harekettir. Uçaklar hiç kalkmazsa, trenler, gemiler hareket etmezse en emniyetli durum bu olur. Bu işin sürdürülebilirliğini sağlamak, optimizasyonunu bulmak gerekir. Geçtiğimiz hafta 45 gemi bundan faydalandı bunun da istatistiklerini tutuyoruz ve yakında paylaşacağız. Dediğim gibi bu da ekonomik bir olaydır. Kimse 2 günlük süre 7 güne çıktı diye gemisini demirleyip ticaretini durdurmak istemez. Tutuluyorsa da mutlaka bir ihtiyaç vardır.  Ayrıca buralarda yapılacak küçük onarımların buralarda yapılması da ekonomimize olan bir katkıdır ve buralarda ciddi bir piyasa olduğunu düşündük. Bu doğrultuda da KOSDER den bu talep gelmişti ve biz bu talebi değerlendirerek çalışmalarımızı yoğunlaştırarak sonuçlandırdık. Sektörümüze, ülkemize hayırlı olsun. Ayrıca, Türk deniz ticaret filosunun yenilenme ihtiyacının farkındayız.”

Bunu Paylaşın