ABD’nin ticari savaşı

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Doğada boşluk diye bir şey yoktur. Yok olanın ya da gidenin yerini başkası alır. Son dönemde Amerika’da yaşanan siyasi iniş-çıkışlar akıllara şu soruyu getiriyor: Amerika’nın küresel ekonomi ya da askeri sahnedeki rolü azalırsa ne olacak? 

Basit; Rusya, Çin ya da terör örgütlerininki artacak. Çünkü boşluk diye bir şey yoktur!

Peki, Amerika hangi rolünü devreder? Hiçbirini, çünkü Amerika’nın günümüzdeki stratejisi, aslında 241 yıldır süregelen temel stratejisidir: Ülkenin fiziksel güvenliği, ekonomik refahı ve yaşam şeklinin korunması. Dolayısıyla, “Başkan’ın değişmesi stratejiyi değiştirmeyecektir” diyebiliriz. Fakat stratejiye uygunsuz uygulamalarla Amerika’nın küresel rolü azalırsa oluşan boşluğu birileri dolduracaktır.

 Ekonomi sahnesinde neler olabilir?

Askeri konular hem hassas hem de bir o kadar da gizli meseleler. Bu sebeple yazımızda ekonomi sahnesinde olabilecek değişimlere odaklanacağız. Trump, seçim döneminden beridir ticari anlaşmalara karşı olduğunu her ortamda söyledi. Trump’a göre; TPP ve NAFTA gibi anlaşmalar Amerika’ya tecavüz ediyor. Hatta geçtiğimiz ay yeni bir kararname ile Amerika’yı TPP anlaşmasından geri çekmişti. Hatırlarsanız geri çekilmenin akabinde Trump “Amerikalı işçiler için harika bir şey!” demişti.

Ticari açıdan bakıldığında bir numaralı düşman Çin’dir. Hatırlarsanız, Trump, seçim döneminde “Çin ile ticari bir savaştayız!”, “Çin’den iş getireceğim!” gibi cümleler sarf etmişti.

Gelelim Çin ile ABD arasındaki ticari savaşa, eğer hakikaten böyle bir savaş varsa, Çin daha fazla mal satan taraf olarak şu sıralar savaşın galibi durumundadır. ABD’ye göre Çin, parasının değerini düşürerek, çelik ve alüminyum fiyatlarını indirerek, yani haksız ticaret uygulamalarıyla bu savaşı kazanıyor. Trump’ın yeni dönemde bu savaşı kazanmak için elinden geleni yapacağı apaçık ortada! Bu savaş sırasında Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin nasıl etkileneceği ise apayrı bir konu. Etkileri öngörebilmek için öncelikle Amerika’nın savaş hamlelerini tahmin etmek gerekiyor.

FED ve Trump

Amerika bu ticaret savaşını kazanmak için dolar endeksini yani dolar değerini indirmeye çalışacaksa FED’in faizleri yükseltmemesi icap eder. Bu halde dolar, ülkemiz gibi birçok coğrafyada değer kaybedebilir. Doların TL karşısındaki seviyesine bakacak olursak bu adım TL için faydalı olabilir. Ancak, FED’in son açıklamaları yazdıklarımızın tamamen zıttı oldu. FED’in bu yıl belki üç defa faiz artırımına gidebilme ihtimali Trump’ın planlarını bozabilir.

Diğer önemli gündem maddesi göçmenlik! 

ABD’de göçmenlik politikalarına karşı protestolar süregelsin Trump tavrından geri dönmeyecek gibi duruyor. Göçün, işsizliği artırdığını, ücretleri düşürdüğünü, dolayısıyla halkın refahını azalttığını düşünüyor. Hatta göçün suç, uyuşturucu gibi yan etkileri olduğunu da söylemişti.

Elbette rakibiniz Çin gibi en önemli silahı ucuz işçilik olan bir ülke ise, ücretleri yukarı çıkarmaya çabalamak pek mantıklı görünmüyor. Hem ücretleri yukarı çıkartıp hem de üretilen ürünlerin fiyatını aşağı çekebilmek için dolar değerini bir hayli azaltmak gerekir. Elbette bu TL için çok güzel haber ama yapılabilirliği konusunda ciddi endişeler var çünkü yukarıda da yazdığımız gibi FED buna müsaade etmeyecek denebilir.

Görünen o ki, Amerika’daki eski yönetim ile yeni yönetim arasındaki savaş ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler açısından hayli önemli belirsizlikler yaratıyor. Belirsizlik dönemleri çok yorucudur, sürekli tetikte olmak gerekir. Dolayısıyla zaman kaybetmeden TL’nin değerini koruyacak hamleler yapılması en uygun adım gibi görünüyor. Gerçi Merkez Bankası’nın örtülü faiz artışı, reeskont kredilerin TL cinsinden ödenmesi imkanı bu görüşe paralel hamleler oldu diyebiliriz.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com