Milli Denizaltı yolunda…

Deniz Mehmet Irak

dmehmetirak@marinedealnews.com
26 Ağustos 1959’da Nazım’ın kaleminden şu mısra dökülmüştü:

“Ay’a gidilecek daha da ötelere…”
1969’da, 10 yıl sonra Ay’a gidildi.
Deniz Kuvvetleri de “2030’da milli denizaltı suda olacak” diyor.
Bir Nazım değiliz elbet, lakin görüyoruz:
Milli Denizaltı 2030’da suda olacak!
Tıpkı 2011’de Warship Dergisi’nin “Türkiye’nin Korvet Devrimi” başlığıyla attığı manşet gibi bir manşet atılacak.
Gerçekleşecek, göreceksiniz!

***
Milli Denizaltı! Evet! Ancak “Nasıl bir denizaltı?“
Son söyleyeceğimi ilk başta söylemek istiyorum:
Klasik bir denizaltıdan çok daha fazlasını yapabiliriz.
Neden Gür ve Ay sınıflarının bir benzerini inşa etme hedefi ile yola çıkıyoruz?
Övüneceğimiz tek alan dizayn ve entegrasyon mudur?
Neden bir küçükten büyüğüne, farklı harekat alanlarına göre tasarlanmış farklı sensör ve silah yeteneklerine sahip denizaltılar ailesi tasarlamıyoruz.İhtiyacımız olduğunda istediğimiz denizaltı tipini inşa sürecine almıyoruz.
Ege harekat alanında kullanılacak denizaltı tipi ile Akdeniz’de ya da Hint Okyanusu’nda kullanacağımız denizaltılar aynı özellikte mi olmalı?İnşa edeceğimiz denizaltıların kullanım konsepti ne olacak?
Bu süreç başlatılırken, insansız silahlı denizaltı araçları için de bir süreç başlatılamaz mı?
Dünya, denizaltıların “mothership” olarak kullanıldığı, ona bağlı çok daha ufak boyutlu, insansız sualtı araçları ile koordineli harekatını konuşuyor. Bu insansız unsurların desteği ile kurulabilecek sualtı taktik resmini konuşuyor. Suyun altı, büyük ve haşmetli denizaltılarının yanına görev odaklı, daha küçük sualtı araçlarını ekliyor.
Kimilerinin yazdıklarımı abartılı bulduğunu duyar gibiyim.
O zaman anlatalım:
Tedx İstanbul konuşmalarında dinliyorum. Emin Çapa çok güzel bir sunum yapıyor.
Mealen özetliyorum:
“Hamamlarımızla övünüyoruz, Avrupa’ya temizliği bile biz öğrettik. Senelerce en mükemmel mimariye ve altyapıya sahip hamamları biz kullandık. Ama suyun kaldırma kuvvetini Arşimed buldu!”
Biz suya sadece çimdik!
Neden?
“Abartılı bulanlar” ve hayal edemeyenler nedeniyle!
Ne demişti Goethe: “Küçük hayaller bir insanın yüreğini harekete geçiremez!”
Genç mühendislerin yüreğine ulaşacak karar vericiler lazım!
Devam edelim:
Neden yetenekleri devamlı hazır tutmuyoruz?
Sadece platform ihaleleri yayınlandığında mı Ar-Ge faaliyetleri yapacağız?
Neden platform tabanlı süreçlerden, yetenek tabanlı süreçlere geçmiyoruz?
Neden sanayinin elindeki hazır ürünleri dinliyoruz, neden onlara ulaşmaları gereken teknoloji seviyelerinde yol göstermiyoruz?
Endüstri tarafından geliştirilen yeteneklerin edinilmesi yerine,  ihtiyaç duyulan yeteneklerin endüstri tarafından geliştirilmesinin sağlanması bu kadar mı zor?
Ya da geliştirilmiş  en  iyi  yetenek  yerine,  henüz geliştirilmemiş,    sürpriz     etkisi     yaratacak yeteneklere sahip olunması…
Yetişmiş insan gücümüz mü yok?
2009’dan bu yana yaşanan kan kaybının harekat alanında telafisi zor belki. Ancak teknik anlamda Türkiye’nin sivil alanda yetişmiş insan gücü mevcut ve hepsi bahriyeye gereken desteği vermeye hazır.
Sadece farklı düşünebilen yöneticilere ihtiyacımız var!
Bugün, bir gün öleceğini unutmayan, kaygılardan uzak, zamanın önünde yaşayan yöneticilere ihtiyacımız var. Alışılagelmiş bürokratik düşünce tarzının dışına çıkabilecek, hayal gücüne sahip, hırslı, ihtiraslı liderlere ihtiyacımız var.
Ufkun ötesini gören, gözlemleyen, engelleri tersine çeviren, yenilgiden korkmayan, sorgulayan, risk alan, tutkularının peşinden giden, farkındalığı olan, ne olduğu ile değil, ne yaptığı ile anılacak liderlere ihtiyacımız var!
Yok mu peki?
Elbette var! Ben inanıyorum. Deniz Kuvvetleri her zaman olduğu gibi bu ülkenin 30 yıl önünde koşmaya devam edecek ve bu yönelimi görecek!
O nedenle şimdiden Warship Dergisi’ne yazılacak yeni manşeti atıyorum:
“Türkiye’nin Denizler Altındaki Devrimi”

Bunu Paylaşın
dmehmetirak@marinedealnews.com