Müldür: Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır!

MDN İstanbul

Havelsan Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serdar Müldür, Havelsan’ın başta Genesis olmak üzere başlıca projeleri ve kurumun uzun vadeli stratejileri konusunda MarineDeal News’e özel açıklamalarda bulundu

1978 Deniz Harp okulu mezunu olan Serdar Müldür, yüksek lisansını Bilgisayar Bilimleri alanında 1982-1984 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaptı. 1999 yılında da Gazi Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Uzun yıllar Deniz Kuvvetleri’nin çeşitli birimlerinde mühendis olarak görev yapan Serdar Müldür, Bilgi Sistemleri Daire Başkanı görevinin ardından 2000 yılında kendi isteğiyle emekli oldu.

Deniz Kuvvetleri’nden emekli olmasının ardından Havelsan’dan aldığı daveti değerlendirdiğini belirten Müldür, geçen 17 yılda Havelsan’da yaşanan değişime dikkat çekti.

“Emekliliğin ardından 2000 yılında Havelsan’dan aldığım daveti değerlendirerek Deniz Projelerinden Sorumlu Direktör olarak göreve başladım. Bu itibarla Havelsan’daki deniz projelerinin başlangıcında yer aldığımı söyleyebilirim. Göreve başladığımda sadece 2 kişiydik, şu an Deniz Projeleri bölümünde 380 kişilik bir kadro çalışıyor. 2007 yılından bu yana da son 10 yıldır Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.

Her ne kadar ben 2000 yılında göreve başlasam da, asıl göreve başlamamın Havelsan’da deniz projelerinin doğum tarihi olan 2004 yılı Kasım ayında katılma anlaşması yapılan Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi (GENESİS) projesi olduğunu söyleyebilirim. Türk Deniz Kuvvetleri’nin harekat ihtiyaçlarını karşılamak için milli kaynaklar kullanılarak modern bir savaş yönetim sistemi dizayn etmek ve geliştirmek bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştı. 1999 yılında Türk Deniz Kuvvetleri tarafından harekât ihtiyaçları paralelinde, gelişmiş Savaş Yönetim Sistemi Üretimi Projesi başlatılmış ve proje GENESİS olarak adlandırılmıştı.

Deniz Kuvvetleri, envanterinde bulunan 8 adet G sınıfı Fırkateynin komuta kontrol ve savaş yönetim merkezlerini, kendi sistemiyle kontrol etmek istedi. Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturduğu Araştırma Merkez Komutanlığı’nda milli komuta kontrol sistemi oluşturma için çalışmalar yapılarak GENESİS’in temeli oluşturuldu. Yapılan çalışmaların sanayileştirilmesi konusunda Havelsan ile 2004 yılında imzalanan anlaşma çerçevesinde biz de 1 Ocak 2005 tarihinde GENESİS projesine resmi olarak katıldık.

Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi mühendisleri ile Gölcük Tersanesi, Havelsan ve yerli alt yükleniciler projenin yerli katma değerini en yüksek noktalara taşıyarak bu konuda yerli sanayi oluşturulması için birlikte verimli yoğun çalışmalar yaptı. GENESİS, Türkiye’deki millileşme atılımının başını oluşturuyor. Çünkü bu projeyle birçok dergi ve basında göreceğiniz gibi Deniz Kuvvetleri bir gemi platformunu savaş sistemleri ile donatıp ihraç edilebilecek bir sanayinin oluşumunu o tarihte başlatmış oldu. Bugün geldiğimiz noktada MİLGEM projesinin çeşitli ülkeler tarafından talep edilmesinin temel özelliklerinden bir tanesi; bu ürünün Deniz Kuvvetleri tarafından güven içinde kullanılıyor olmasıdır. Dolayısıyla  GENESİS projesinin, Havelsan için bir dönüm noktası olduğunu söylemek yerinde olur. 

Eğer Deniz Kuvvetleri, kaynak kodlarına sahip olmadığı bir komuta kontrol ve donanımından oluşan sistemi kullanıyor olsaydı, en ufak bir arızada temin etmiş olduğu yerden onarım için mühendis veya bir hizmet almak zorunda kalacaktı. Bu hizmetler benim de görevde olduğum yıllarda çok uzun zamana ve periyodlara yayılıyordu. Altı ay ile iki yıllık bir yedek parça temin etme süresi gibi zorluklarla karşılaşıyordunuz. Özellikle yazılım konusunda küçük bir hatayı düzeltmek, sistemi yeniden ayaklandırmak için dışarıdan uzmanlar çağırmak zorundaydınız. Bu da yine sıraya girmek demekti, bir dışa bağımlılık vardı. Dolayısıyla bu projede bakım idame maliyetleri çok düştü, hatta çok az müdahale ile çalışan ürünler geliştirildi. Örneğin; birkaç yıl önce Aden Körfezi’nde korsan kovalama sırasında oluşan bir arıza uydu yoluyla haber verildi ve 72 saat gibi bir sürede yerinde bakımla ve onarımla sistemi ayaklandırdık. Bu durum yabancı bir ülkeden gelecek yardımla çözülebilecek olsaydı belki de aylar sürecekti. Ayrıca maliyetler çok düştüğü gibi, bu modernizasyon projesiyle gemilerin ömrü en az 15-20 yıl uzadı.”

Savunma sistemlerini

hükümetler satar

Geliştirilen ürünlerin ihracatı konusunda tüm dünyada büyük bir yarış olduğunu belirten Serdar Müldür, “Şu an savunma sistemlerinde satış çok zor. Ticari bir ürün olmasına rağmen savunma sisteminin müşterisi ve bu pazarda rekabet ortamında çalışan ülkeler çok zorlu bir mücadele veriyorlar” dedi.

“GENESİS sistemini ihraç etmek için çabalarımız 7-8 yıldır sürüyor. Birçok kez anlaşma noktasına geliyoruz ama bir şekilde uzaması veya karşı tarafın son anda vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu oluyor. Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda, MİLGEM kapsamında Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri’ne satışını yapmayı planladığımız gemilerin son anda alımından vazgeçildiği haberi konuşuldu. Şu anda GENESİS’in G sınıfı fırkateynler dediğimiz tipteki gemilerde uygulanması dünyada ilk kez Türkiye’de yapıldı ve en düşük maliyetle yapıldığını biliyoruz. Projenin benzerini, sensörlerini de değiştirerek Avustralya yaptı. Onların 2011 yılında sadece 4 gemi için toplam maliyetleri 1 milyar doların üzerinde gerçekleşmişti. Bizim 8 geminin maliyeti ise 200 milyon dolar civarında oldu. Şunu söylemek gerekiyor ki, savunma sistemlerinin satışını asla firmalar yapamaz, savunma sistemlerini ancak hükümetler satabilir.

GENESİS aslında Havelsan’ın dünyada tanınması açısından çok önemli bir proje oldu. Dünyada bulunan bu tip 70 fırkateynin 35-40 adedi şu an kullanımda. Geri kalan 30 adedi ise ABD’de hurda veya hurdaya çıkmak üzere. Bunlar çeşitli ülkelere satıldığı takdirde bizim için çok önemli bir pazar oluşacak. Çünkü bu stratejik gemilerin kullanım ömrü sistem modernizasyonuyla 15-20 yıl uzuyor.

GENESİS aslında bir yazılım ve onun altında çalışan çeşitli donanımlar var. Silah ve sensör sistemleri üzerinde de çeşitli araştırma projelerimiz bulunuyor. GENESİS, silah sistemlerine ve komuta kontrol merkezine bilgi beslemesi yapan çeşitli sensörleri birbirine bağlayan bir beyin işlevi görüyor. Eskiden silah ve sensörün kendi gözü kulağı vardı ve bunlar birbirleri ile entegre değildi. Genesis, tüm sinir sistemini tek bir merkezde toplayan ve belli bir sinirin algıladığını farklı bir silahla da kontrol edebilecek bir mekanizmayı kurdu.”

Havelsan, Milli

denizaltı için hazır

“İlk milli platform tasarısı olan MİLGEM’in tam zamanında teslim edilmiş olması bu tip projeler açısından çok büyük başarı” diyerek MİLGEM projesindeki koordinasyonun önemine dikkat çeken Müldür, Milli denizaltı inşasında da aynı başarının tekrar edilebileceğini belirtti.

MİLGEM projesi; tasarımı, komuta kontrol sistemi ve sistem entegrasyonu ile ilk kez yapılan platform olmasına rağmen projenin takviminde bittiği nadir, belki de tek proje. Çünkü deniz projeleri genelde gecikmeli olur.

Zamanın SSM Başkanı 2008 yılında yeni tip karakol botu imza töreninde konuşmasına şöyle başladı: ‘Biz Genesis’in ilk teslimatını 2007 yılında aldık çünkü Havelsan projesini bir ay erken teslim etti. Biz Savunma Sanayi’nde buna pek alışkın olmadığımız için bu tesadüftür dedik, çok üstünde durmadık. İkinci gemisini de 15 gün erken teslim etti, bu da tesadüf olabilir kanaatinde bulunduk, ancak üçüncü gemiyi de erken teslim edince, bu bizde bir alışkanlık yaptı ve bu nedenle Havelsan’dan hep erken teslimat bekliyoruz,’ dediler. Biz de yüzlerini kara çıkartmadık ve yeni tip karakol botundaki bütün sistem entegrasyonlarını geminin takviminden önce yaptık. Bu Havelsan mühendislerinin özverili çalışmasının, milli duygularla bu işi yapmalarının verdiği bir sonuçtur. Şu anda da bu durum böyle devam etmekte…

HDW firmasının Gölcük Tersane Komutanlığı’nda inşa ettiği 6 adet 214 yeni tip denizaltı projesinde yer alıyoruz. Denizaltıların komuta kontrol sistemini yapan firmanın alt yüklenicisi konumundayız. Tıpkı GENESİS’in suüstü gemilerinde bir milat olması gibi yeni tip denizaltında da Havelsan’ın komuta kontrol sistemiyle bir ürün geliştirmesi de milat oldu. Atlas firmasının komuta kontrol sistemine entegre edecek şekilde müşterek çalışması tamamlandı ve ürünlerimizi teslim ettik.

Çok karmaşık projeler olmasına rağmen zamanında vermiş olduğumuz ürünler kaliteli  olduğu için büyük takdir topladı. Oradaki bir Alman proje yöneticisinin bizim ilk ürünümüzü teslim alıp, kendi sistemlerine entegre ettiklerinde; ‘Biz, çok uzun süredir birçok alt yüklenici ile çalışıyoruz ancak ilk defa bir ürünü hiç hata olmadan entegre edebildiğimiz bir şekilde aldık’ dedi. Bu da bizim yazılım yeteneklerimizin ne kadar üstün olduğunun göstergesiydi. Denizaltı da bu bir milat diyorum. Çünkü, bu çalışmalarımız neticesinde Alman tersanesi de yurt dışında herhangi bir proje aldığında benzer işleri bizimle yapmak istediğini belirtti.

Denizaltının en önemli silahı torpido için ‘Denizaltı gemisi torpidonun etrafında inşa edilir’ derler. Çünkü denizaltılarda torpido atışı çok hayati bir süreçtir. Bir denizaltıda torpido değiştireceğiniz vakit onun komuta kontrol sistemlerini de değiştirmeniz gerekmekte ve ikisi arasında entegre sağlanabilmesi için bir test ortamına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu fikirden yola çıkarak Ar-Ge çalışmaları devam ediyor. Gemi veri dağıtım sistemi (GVDS) bir platformda çeşitli silahlar ve sensörler arasındaki entegrasyonu sağlayabilecek işin kalbi olarak görülüyor. Bunun yanında denizaltı bilgi dağıtım sistemi (DVDS) köklü bir değişiklik yapmadan sistemleri birbirleri ile uyumlu hale getirecek bir mekanizma. Havelsan bunun yazılımlarını da yapıyor.

Ayrıca, SEDA adında Sonar Entegre Denizaltı Ar-Ge çalışmalarımız sürüyor.  Havelsan daima yıllık cirosunun yüzde 5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyor. Denizaltı konusunda çalışmayla ilgili hiçbir proje yokken Türkiye’de biz sualtındaki komuta kontrol sistemlerini çalışmaya başladık ve ürünlerimizi geliştirdik.

Pakistan AGOSTA Denizaltı modernizasyon projesinde Pakistan Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi ile birlikte Komuta Kontrol sisteminini yeniliyor olacağız. Bu proje Havelsan’ın  deniz platformları Komuta Kontrol alanındaki ilk ihracatı olacak.  Ayrıca, SEDA adında Sonar Entegre Denizaltı Ar-Ge çalışmalarımız sürüyor.  Havelsan daima yıllık cirosunun yüzde 5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyor. Denizaltı konusunda çalışmayla ilgili hiçbir proje yokken Türkiye’de biz sualtındaki komuta kontrol sistemlerini çalışmaya başladık ve ürünlerimizi geliştirdik.

Yol haritamıza şöyle bakıyoruz; G sınıflarının modernizasyonu ile başladık buradan yola çıkarak yeni gemi inşa projelerine el atarak MİLGEM’e geçiş yaptık. Gerek uçak gerek platform gerekse de denizaltı gibi tüm projelerde, Havelsan’ın şu andaki kabiliyetleri çerçevesinde mutlaka yer alacağına inancım tam. Bugüne kadar yaptıklarımız bundan sonraki yapacaklarımızın teminatıdır.

Savunma projeleri tamamlaması zor olan projeler, bundan dolayı mühendislik desteğinin ve alan uzmanlığının tam olması gerekiyor. Buradaki kabiliyet sadece yazılım geliştirmek değil aynı zamanda bu sistemlerin alan uzmanlığı dediğimiz farklı sistemlerin birbiriyle uyumlu çalışmasını sağlayacak bilgi birikimine de ihtiyaç var. Havelsan deneyimli ekibiyle her türlü zorlu projenin altından kalkacak deneyime ve uzmanlığa sahip.”

“Her alanda varız”

Havelsan’da aynı anda yürütülen pek çok proje olduğuna dikkat çeken Müldür, Havelsan artık dünyada bu işi yapan dev şirketler için bir tehdit. Çünkü Körfez ülkeleri veya Asya, Pasifik ülkelerinde pek çok projeye teklif veren ve kısa listelere kalan bir firmaya dönüştük” dedi.

“Şu an yürüttüğümüz MELTEM projesi, Deniz Karakol ve Sahil Güvenlik uçaklarının komuta kontrol sistemleri ile donatılmasından oluşuyor. Proje 2002 yılında, Fransız bir firmanın ana yükleniciliğine de başladı. Havelsan projede alt yüklenici iken, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na projede daha aktif görev almak istediğimizi ve görev sistem yazılımlarının tamamını yapmak istediğimizi bildirdik. SSM durumu değerlendirerek bize büyük bir güven gösterdi, biz de sistem yazılımlarının yüzde 85’ini Havelsan olarak başarıyla gerçekleştirdik. Yaptığımız başarılı işler yurt dışında da büyük yankı uyandırdı ve Fransız Thales firmasının tercihli firma statüsüne girdik. Dünyanın herhangi bir ülkesinde oluşacak benzeri projelerde işbirliği yapacakları ilk firma Havelsan olacak. Sadece Fransa değil Avrupa’nın pek çok ülkesinde Havelsan’ın yazılım mühendisliği ve entegrasyon kabiliyeti ile birçok firma tarafından bilinen ve iş birliği yapmak üzere görüşülen firma statüsüne girdik. Havelsan dünyada bu konuda önemli bir kurum olarak öne çıkmaya başladı. Havelsan olarak pek çok ülkede ihalelere girip ciddi teklifler veriyoruz. IDEF 2017’de işbirliği konusunda görüştüğümüz uluslararası bir firmanın yetkilisi bana ‘Size iş verip bu konuda deneyim kazanarak bize daha ciddi bir rakip olmanızı istemiyoruz’ dedi. Bu da onların olaya nasıl yaklaştığını açıkça gösteren bir örnek.

Yeni tip karakol botu projesinde; Dearsan ile birlikte çalıştık ve toplam 16 adet bot teslim ettik. Havelsan sadece askeri tersane değil, en fazla sivil tersaneler ile çalışan bir savunma sanayi şirketi. Bu başarılı uygulama, diğer projelere de referans olduğu için peşi sıra çok sayıda proje geldi. Bunlardan bir tanesi; LST Amfibi Çıkarma Gemisi projesinde ADİK Tersanesi ile çalışıyoruz. Ayrıca LPD (Yeni ismi LHD) dediğimiz Havuzlu Çıkarma Gemisi projesinde Sedef Tersanesi ile çalışıyoruz. İstanbul Tersanesi’nin inşa etmekte olduğu Test ve Eğitim Gemisi projesinde Havelsan komuta kontrol sistemlerini yapan ana yüklenici. Ayrıca sadece gemilerde değil, Deniz Kuvvetlerimiz’in farklı bir görev alanı olan keşif gözetleme alanında da çalışıyoruz. Uzun Ufuk projesiyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız’ın çeşitli radarlarla ve elektronik harp cihazlarıyla Ege Bölgesi’nin resmini oluşturma çalışmalarında da yer alıyoruz. Deniz Kuvvetleri’ne sadece platform olarak bakmamak gerekiyor, bu tip tedbir amaçlı projelere de ihtiyaç bulunuyor.

Örneğin; Çıkarma gemileri birçok farklı platformdan oluşuyor. Küçükten büyüye doğru gidildiğinde biz bunların en yukarısında yer alan katmanda zaten çalışıyoruz. Bunlardan biri ADİK Tersanesi’nde yapılan LST (Landing Ship Tank.) projesinde, Komuta Kontrol Sistemini yapıyoruz.  Bu komuta kontrol sistemi aynı zamanda amfibi çıkarma harekatı yazılımlarını da içeriyor. GENESİS sürekli geliştirilen farklı tip gemilere uyarlanabilecek bir sistem. İhtiyaca göre yazılıma birtakım modüller ve kabiliyetler kazandırıyoruz.

Bu uzmanlığı farklı sahalarda da kullanma imkanına erişiyoruz. Örneğin Hava Kuvvetlerimiz’in Barış Kartalı projesindeki havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı projesinde yazılımların alt yüklenicisi olarak çalışıyoruz. 4 adet uçakta çalışacak görev sistem yazılımlarını Boeing firmasıyla birlikte geliştirdik. Gösterdiğimiz başarılı performans neticesinde Boeing’in Avustralya’daki projesinin bir kısmını da biz yaptık. Uçaklar sadece havada uçan ve çalışan sistemlerden değil, bir de bunların yer istasyonları var. Havaalanlarında bunların bilgilerinin toplandığı veya göreve giderken hazırlandığı alt yapılar söz konusu. Orada da Havelsan yüzde 100 kendinden olacak şekilde ürünler geliştirdi. Barış Kartalı projesinde Konya’da 3. Ana Üs Komutanlığı’nın içinde bir yer destek istasyonunu ve MELTEM projesi için de Kocaeli’de Topel Havaalanı’nda yine yer destek komuta kontrol sisteminde çalıştık.

Havelsan 1997’de çalışmalarına başladığı Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemini, 2007 yılında teslim etti. Bu sistem; personel, istihbarat, harekat, malzeme gibi bir kurumun her türlü ihtiyacı olan faaliyetlerin otomasyonu. Envanterden hastanelere, personelden platformlara kadar bir uçağın tüm planlamasını yapan HVBS dediğimiz bir projeyi yaptık. HVBS projesi belki de dünya literatürüne baktığımızda bir kuvvetin tek bir şemsiye altında bütünleşip kullanılabileceği nadir ürünlerden bir tanesi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın tüm birimlerinde bu sistem 10 yıldır kullanılıyor.

Deniz Kuvvetlerimiz’de yürütülen Kurumsal Kaynak ve Harekat Planlama (KKHP) projesinin HVBS ile benzerlikleri bulunuyor. Geliştirdiğimiz bilgi akışının karargahtan gemiye kadar uzanmasını sağlayacak. ORSA sistemiyle bu projeye teklif hazırlama çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kara Kuvvetleri Komutanlığımız için 2002 yılından itibaren veri modellemesi, veri değişim mekanizması gibi ürünlerimiz ile tüm sistemlerin entegrasyonunu sağlayacak çalışmalar yaptık ve çeşitli bilgi sistemleri arasındaki entegrasyonu sağladık. 

Bunu Paylaşın