2016 yılında Tersan’ın ihracatı yüzde 77 arttı

MDN İstanbul

Yurt dışına yaptığı yüksek teknolojili gemi ihracatıyla Türk Gemi İnşa Sanayi’nin son yıllarda lokomotifi haline gelen Tersan Tersanesi, dünyada yeni inşa siparişlerindeki durgunluğa rağmen katma değeri yüksek projeleri ülkeye getirmeye devam ediyor. 2016 yılında sektörde hedeflenen büyümenin gerçekleşememesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Tersan Pazarlama Müdürü Şakir Erdoğan, “Avrupalı tersanelerin daralan pazarda çeşitli yöntemlerle rekabetçiliklerini artırmış olması, arzu edilen ihracat rakamlarına ulaşamamamıza neden oldu” dedi.
“Türk tersanelerinin toplam ihracatındaki düşüşün sebeplerinin başında; Dünya genelindeki daralma ve geçtiğimiz 1,5 yıl içerisinde ülkemizde yaşanan olumsuzlukların armatörleri Türkiye’den bir nebze uzaklaştırmış olması geliyor. Avrupa tersanelerinin stratejilerini değiştirmesi de ülkemize gelebilecek siparişlerin, farklı ülke tersanelerine gitmesine neden oldu.
2016 yılında, sektörümüzde önceki yıla göre daralan ihracat hacimlerine rağmen biz 2015 yılına kıyasla ihracatımızı yaklaşık olarak yüzde 77 artırarak sektör ihracatının yüzde 22’sini gerçekleştirdik. Şu an Tersan Tersanesi’nde yeni inşa gemi olarak on üç adet projenin yapımı sürüyor. Bunların arasında biri İzlandalı, biri Kanadalı ve üçü de Norveçli müşteriler için inşa edilen toplam 5 adet balık fabrikası gemileri bulunuyor. Ayrıca Amerika menşeli Dünya devi bir offshore gemi işletme firması için inşa edilen bir adet çok amaçlı platform destek gemisi projesi devam ediyor. Daha önce Tersan’dan benzer bir gemi teslim almış olan Norveçli bir müşteri için yeni bir LNG yakıtla çalışan balık yemi temin ve destek gemisinin yapımı da sürdürülüyor. Norveçli bir müşteri için üretimine Kore’de başlanıp yarım kalan bir offshore destek gemisinin yapımına devam ediyoruz. Yüzde 100 akü enerjili iki adet feribotun inşası, Norveç’in en büyük lojistik firmalarından Fjord1 için yine tersanemizde sürüyor.
Tersan’ın 2016 yılında teslim ettiği ürünlerden bahsedersek, ilk olarak telaffuz etmemiz gereken, bugüne dek teslim ettiğimiz ve sipariş defterimizde yer alan gemilerin ayrı yerde tutabileceğimiz, bütçesi ve yapısı itibari ile ayrı bir öneme sahip olan Oceanic isimli, 130m boyunda, 25m enindeki açık deniz destek, denizaltında bakım tutum ve imalat gemisi. Bu geminin ülkemizde inşa edilmiş olması, sadece bizim için değil, tüm Türkiye gemi inşa sektörü içinde bir milat olacağı kanısındayız. Bu gemi, açık denizde 3.000 metre derinliğe kadar olan petrol kuyularının incelenmesi, tamiri, bakım tutumunu gerçekleştirecek.
2016 yılı içerisinde bu offshore gemisi dışında, daha önce Tersan’dan üç adet benzer gemi teslim almış olan Alman bir armatör için inşa ettiğimiz paslanmaz çelik tanklı 5.700 dwt kapasiteli tanker projesini ve iki adet balık fabrikası gemisini de Rus ve Grönlandlı armatörlere başarı ile teslim ettik.
Henüz inşasına başlamadığımız en yeni projelerimiz ise;  yine Norveç’in önde gelen lojistik firmalarından biri ile anlaşma imzaladığımız üç adet LNG yakıtla çalışan hibrid(akü) feribot projeleri. Yakın gelecekte kuzey Avrupalı işletmecilerden yoğun olarak feribot talebi geleceğini düşünürsek bu yeni ve inşası devam eden feribot projelerimizin başarılı şekilde teslimatının önemi daha da öne çıkacaktır.”

“Yerli tedarikçi güçlendirilmeli”
Avrupa tersaneleriyle artan rekabet konusunda açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Özellikle offshore yeni gemi inşa sektörünün tam anlamıyla çökmesi ile birlikte, yüksek bütçeler ile sadece offshore gemileri üreten tersaneler, kendi tersane yapılarına uysun uymasın, her tür yeni inşa projesine teklif vermeye, kontrat kazanmaya başladılar” diyerek petrol fiyatlarının düşmesinin dünya gemi inşa sektöründe yaptığı değişikliklere dikkat çekti.
“Avrupa tersaneleri; istihdamlarını, hatta varlıklarını koruyabilmek için daha önce teklif vermedikleri projelere girerken kârlılıklarını da göz ardı edince, Türk tersaneleri fiyat avantajını büyük ölçüde yitirdi. Avrupalı tersaneler ile aramızda kalan düşük fiyat farkı da, son dönemde ülkemizde yaşanan talihsiz olaylar zincirinin de etkisi ile müşterilerin Türkiye’ye gelip yeni gemi siparişi vermesi için yeterli olmadı. İspanyol tersanelerinin müşterilerine tax lease adı altında sundukları vergi indirimi yapısı sayesinde İspanya’daki fiyatlarda yüzde 12 ila 16 arasında değişen doğrudan indirim sunulabiliyor. Bu haksız rekabet, ne yazık ki, tamamen inisiyatifimiz dışında iş kaybetmemize neden oluyor. Bu olumsuzluklara rağmen Türk tersanelerinin defaatle belirttiğimiz, kalite-fiyat dengesi, değişiklik taleplerine hızlı yanıt verebilmesi, Avrupa ile uyumlu kültürü, zamanında teslimat gibi avantajları sayesinde yeni anlaşmalar yapıp ülke ekonomisine katkı sağlayabiliyoruz. Kısa vadedeki çözüm daha da rekabetçi fiyatlar sunmamız olsa da, verimliliğimiz artırıp daha fazla Ar-Ge yatırımı ile ve maksimum yerli tedarikçi kullanarak uygun pozisyon alabileceğimizi düşünüyoruz.
Bunların yanında; balıkçılık sektörü, gerek yüksek balık fiyatları, gerekse verimli avlanmaları ve düşen yakıt masrafları sebepleriyle tarihsel olarak en iyi dönemlerinden birini yaşıyor ve yeni gemi siparişi vermek için yarışıyorlar. Offshore ve ticari gemi inşa sektörlerine kıyasla çok daha küçük bir pazar olması sebebiyle pasta daha küçük ve hacimlerimizi tek başına arttıramaz, yine de pasta dilimimizi büyüterek sektörümüze ivme kazandıracaktır.
Balıkçılık gibi feribot pazarı da, yeni gemi inşa olarak zirve yapacağı bir dönem olacak. 1980’lerde inşa edilen feribotların yaşlarını doldurmuş olmaları ve zorunlu kılınan düşük emisyonlu gaz salınımlı gemi ihtiyaçları sebebiyle; önümüzdeki yıllarda yoğun bir feribot filosu yenileme süreci olacak.
Türk tersanelerinin büyüyüp gelişmesi ve yüksek hedefleri yakalaması konusunda tüm sektörün bir araya gelip çalışmalar yapması gerektiğini ifade eden Erdoğan “Sadece tersanelerin gelişmesi ve desteklenmesi yeterli değil. Başta yan sanayi olmak üzere finans, sektörel eğitim gibi tüm parçaların ticari ve yapısal olarak desteklenmesi, gerçekçi ve kalıcı teşviklerin oluşturulması lazım” dedi.
Yüksek ihracat rakamlarına ulaşmak için daha büyük hacimli ve kg/fiyat oranı daha yüksek projeleri Türkiye’ye getirerek dünyada yeni inşa pazarı daralsa da, biz yüzdemizi artırarak bu rakamlara yaklaşabiliriz. Örneğin cruise gemileri, özel araştırma gemileri gibi pazarlardan pay almayı başarmalıyız. Bu hedefler için de finans ve teknoloji desteği şart. Yan sanayi güçlendirip ürettiğimiz gemilere daha fazla yerli üretim daha fazla yerli teknoloji ve mühendislik ile değer katmalıyız.
Finans adımında olumlu gelişmeler konuşuluyor, heyecanla bekliyoruz, Türk Eximbankası’ndan uzun süredir beklediğimiz oldukça olumlu haberler geliyor. Detayları ve kapsamı önümüzdeki günlerde netleşecek Türk Eximbankası destekleri beklentileri karşılar ve verimli bir şekilde çalışırsa uzun zamandır eksikliğini hissettiğimiz finans desteğine kavuşmuş oluruz.“

Bunu Paylaşın