Yüce Yöney – Her yerde savaş var, ama bir sorun; neden?

MDN İstanbul

Tabii ki dünyanın neresinde olursak olalım, barıştan söz etmek güzel. Ama herkesin malumu; şu sıralar en anlamlı talep bu olsa da epey uzak görünüyor, ne yazık ki…
Hiç öyle savaşın yıkımından söz etmeye de gerek yok bu uzaklığın altını çizmek için. Acılardan, zalimliklerden söz etmek yerine araştırmalara bakalım. Daha yakın zamanda Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, yaygın kısaltmasıyla söylersek SIPRI bir rapor yayınladı. Bu rapora göre dünya ölçeğinde, son beş yılda silah ihracatında yüzde 14’lük artış oldu. En fazla silah ihraç eden ülkeler sıralaması şöyle: ABD, Rusya ve Çin.

Peki raporu kapsayan
2011-2015 döneminde, kim aldı bu silahları? Rapor diyor ki, dünyada silah ithalatının büyük kısmı Asya ve Ortadoğu ülkelerine yapıldı. Hiç kimse şaşırmadı bu veriye değil mi? Silah ithalatında başı çeken ülkeler sırasıyla Hindistan, Suudi Arabistan ve Çin.
Belli ki Çin hem üretiyor, satıyor hem de alıyor. Ancak rakamlardaki büyümenin sorumlusu olarak onu görmek pek doğru olmaz herhalde.
Silah üretimi ve satışında ilk sıradaki ABD bu konuda azımsanmayacak bir hacme sahip. ABD, beş yılda yüzde 27’lik artışla dünya silah ihracatının üçte birini gerçekleştiriyor. En önde gelen müşterisi ise şu sıralar adını daha sık duymaya başladığımız Suudi Arabistan; onu Birleşik Arap Emirlikleri takip ediyor. Ya üçüncü sıradaki müşteri? Cevap pek sevimli değil ama gerçek işte: Türkiye.
Bir de Rusya var. Onun da silah ihracatı ABD kadar olmasa bile çok yüksek bir oranı gösteriyor. Rusya’nın ihracatı dünya silah ihracatının dörtte birine denk düşüyor. Onun silahlarının alıcılarının başında ise Hindistan, Çin ve Vietnam bulunuyor.
Silah ihracatının üçüncü sırasına yerleşen Çin’in ise kapasitesi ABD ve Rusya kadar değil ama atılımı büyük. Çin bir önceki raporun hazırlandığı 2006 – 2010 yıllarını kapsayan döneme göre silah ihracatını yüzde 88 oranında artırdı. Böylece dünya silah pazarındaki payını yüzde 6’ya çıkarmış oldu. Çin silahlarının müşterilerinin başında gelen ülkeler ise Pakistan, Bangladeş ve Myanmar.
Dünyadaki tüm ithalat içinde en çok silah alan üç ülkeden bahsettik ama liste bununla bitmiyor. Bu üç ülkenin ardından sırasıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya, Türkiye, Pakistan, Vietnam, ABD, Güney Kore, Cezayir, Mısır, Singapur, Irak, Endonezya, Tayvan, Fas, Venezuela, Azerbaycan ve Bangladeş geliyor. Silah almaya hevesli ülke çok kısacası.
Tabii satmaya da… Kısaca göz atacak olursak, silah ihracatının ilk üçünü Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya, Ukrayna, Hollanda, İsrail, İsveç, Kanada, İsviçre, Güney Kore, Türkiye, Norveç, Belarus, Güney Afrika, Avustralya izliyor. Ve evet, Türkiye’nin adı ithalattaki gibi çarpıcı ve kapasiteli bir yerde değilse de bu listede de var. Bu kez 16. sırada.
Fazla detaylandırmadan raporda insanın gözüne batan dört veriyi daha hatırlatmalı. Birincisi beş milyon nüfuslu Birleşik Arap Emirlikleri’nin silah ithal eden ülkeler arasında dördüncü sırada oluşu. İkincisi, Suriye savaşına doğrudan müdahale eder mi diye herkesin endişelendiği Suudi Arabistan’la ilgili: Suudi Arabistan’ın silah ithalatı 2006 – 2010 dönemine göre üç kat arttı. Neyse ki bu birçok noktaya işaret ediyorsa da Suriye’ye doğrudan müdahale edeceği sonucunu çıkarmaya yetmiyor. Rapordaki üçüncü dikkati çeken “detay” da Afrika’nın silah ithalatının yarısından fazlasını Fas ve Cezayir’in yapıyor olması. Ve dördüncü şaşırtıcı bilgi Meksika’dan: Ülkenin ağır silah ithalatı bir önceki döneme göre üç kattan fazla artmış durumda, ki bunda 10 yılda 100 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği uyuşturucu savaşının etkisi var.

Perşembe’nin gelişi…
Stockholm’den dünyaya duyurulan bu veriler yine SIPRI’nin bir araştırmasıyla daha da anlam kazanıyor. Araştırma geçen yıl yayınlandı; bilgiler de doğal olarak bir önceki yıla, 2014’e ait. Ve özetle diyor ki, dünya genelinde silah üreten 100 şirket 2014’te 365 milyar euro’luk satış yaptı. ABD merkezli Lockheed Martin dünyanın en büyük silah şirketi olarak başı çekiyor: 2014’teki satışlarında yüzde 3,9 artış var. Araştırmaya göre, aynı dönemde Rusya’nın satışları yüzde 50 artmış.
Ancak sırası gelmişken hatırlatalım, Batı Avrupa ve ABD merkezli silah şirketleri en büyük 100 silah şirketi listesinde hâlâ ağırlıkta ve pazarın yaklaşık yüzde 80’ini elinde tutuyor. Bir de Çinli silah şirketleri bu listeye dahil değil. SIPRI Çin’e ait bilgileri yeterli ve güvenilir bulmadığı için bu ülkenin şirketlerini rapor kapsamına almıyor.
O rapor geçen ay açıklanan silah ithalatı ve ihracatı verilerinin de habercisiydi aslında. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin şirketlerinin silah pazarında giderek payını büyütüp güçlendiğini söylüyordu. Bahsi geçen diğer ülkeler Brezilya, Hindistan ve Güney Kore’ydi. Gerçi dünya silah pazarında toplamdaki payları yüzde 3.7 idi ama giderek artıyordu.
Bizi daha fazla ilgilendirdiği için pazar payını büyüten ve güçlenen şirketler arasında Türkiye’dekileri hatırlatalım: ASELSAN ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayi TUSAŞ. ASELSAN sıralamada 66’cılıktan 73’üncülüğe düşse de satışlarını yüzde 5,6 artırmıştı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi TUSAŞ ise satışlarını yüzde 15,1 artırarak 89’uncu sıradan raporda yer bulmuştu.
En büyük 100 silah şirketi arasında Rusya’dan 11 şirket vardı ve bunların yıllık hasılatı bir yılda yüzde 48,4 büyümüştü. Bir örnek olarak listedeki en büyük Rus şirketi olan Almaz-Antev’in 8,84 milyar dolarla listenin 11’inci sırasında olduğunu ekleyelim. O dönemde listeye giren ABD ve Batı Avrupa merkezli olmayan 36 şirketin satışları da toplam da yüzde 25 artmıştı.

Yetmezse nükleer de verelim
Madem açtık bu tatsız konuyu, o halde nükleer silahları da yok saymayalım… SIPRI’nin 2015’te hazırladığı rapora göre, dünyadaki nükleer silah sayısı azaldı ama ülkelerin öncelikli yaklaşımı hala nükleer silahlarının geliştirilmesinden yana. Şöyle ki, nükleer silahlar azaldı ama bu azalmanın öncelikli nedeni ABD’nin ve Rusya’nın eskiyen ve yavaşlayan nükleer silahlarından vazgeçmesi. SIPRI’nin tespitlerine bakılırsa, ABD nükleer silah sayısını 7300’den 7260’a düşürürken, Rusya nükleer başlık sayısını 8 binden 7500’e indirdi. Ama her iki ülke de nükleer füze rampa sistemlerine ve başlıklarına modernleştirme amacıyla pahalı yatırımlar yapmayı sürdürüyor.
Ve tabii nükleer silahlardan söz ediyorsak Çin’i de anmak lazım. Ona dair verilerde yükseliş görülüyor. 2014’te 250 olan nükleer silah sayısı 2015’te 260’a yükseldi. Ayrıca nükleer silahlarının kapasitelerini artıran ve sistemlerini geliştiren Pakistan ve Hindistan’a ait veriler de kabaca şöyle: Hindistan’ın 90 ila 110, Pakistan’ın 100 ila 120 nükleer başlığı olduğu tahmin ediliyor.
Son olarak SIPRI’nin ilgili raporunda ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore’nin yaklaşık 15 bin 850 nükleer silahı olduğunun tahmin edildiğini belirtelim. SIPRI’ye göre, dünyada yaklaşık 4 bin 300 nükleer başlık füzelere monte edilmiş halde bulunuyor.
Biliyorum, zaten huzursuz gecelerimize bir de bu verileri hatırlatarak daha da uykusuzluk eklemek hiç hoş değil. Lakin nerede uyuduğumuzu bilmek lazım. Tehdit altında uyumaktan hoşlanmıyorsak eğer, bu konulara karşı daha uyanık olmamız gerekiyor. Silah üretiminin ve ticaretinin azaltılması için tavrımızı göstermek en iyi başlangıç herhalde. Çünkü Çehov’un tiyatro için dediği gibi, “duvarda bir silah varsa eğer, oyunun sonunda mutlaka patlar.”

Bunu Paylaşın