Kazananlar ve kaybedenler

MDN İstanbul

Konteyner pazarı dünya ticaretine çok süratli girdi ve ilk krizini 2008 Finans Çöküşü ardından yaşadı. Hemen akabinde birkaç yıl içinde toparlanmaya başladı. Hızlı ve genellikle şiddetli değişim yaşanan sektörlerde ciddi yatırımlar yapmak için bir miktar mesafe gerekir çünkü yeni gelişmelere ayak uydurmaya dair her türlü çaba süratle güncelliğini kaybeder

Bu görüşün temelinde kapitalizm vardır. Kapitalizmin temeli de ekonomik büyümedir. Önemli olan daha fazla ürün – hizmet satın almaktır. Bunun için de daha fazla üretmek gerekir. Sadece bu yolla ekonomik büyüme gerçekleşebilir. Yani insanlar ya da şirketler mevcut duruma uyum sağlayıp, ellerindeki ile yetinirse, daha fazlasını istemezse kapitalizm çökebilir çünkü büyüme durur!! Neyse ki değişim ve gelişim hiç durmuyor, kapitalizm ilerliyor. Zaten “tarih” dediğimiz de bu durdurulamayan değişimler değil midir?
Gelelim konteyner taşımacılığına… Konteyner taşıyıcılarının 3 yıl önce öngördükleri yatırımlar, güncelliğini yitiriyor mu? İçinde bulunduğumuz değişim sürecinde kazanan kim olacak?
Yarış, durdurulması zor bir dinamiktir.
Shanghai Containerized Freight Index (SCFI) verilerine göre Kasım 2015 sonunda Shanghai – Rotterdam arası 40’lık konteynerin navlunu yaklaşık 300 dolar. Keşke konteyner içinde seyahat imkânı olsaydı, çünkü aynı rotada bir yetişkinin uçakla seyahati 1.500 dolar civarında! Navlun değerleri sürekli düşmeye devam ediyor. 2013 başında SCFI ortalaması 1.100 doların üzerindeyken 2015 Kasım sonunda 500 dolar civarına indi. Yaklaşık yüzde 45’lik bir değer kaybı!! Navlunlar düşüyor da, Çin’in dış ticareti azaldı mı? Hayır! Çin’in dış ticaret değerleri geçmiş yıllara göre yükselmeye devam ediyor. Peki, navlunlar neden düşüyor? Çünkü son dönemde konteyner filoları yüksek hacimde gemi inşa yarışına girdi ve taşıma maliyetlerini bir hayli düşürdü. Yarış sayesindeki maliyet düşüşü navlunları yokuş aşağı itti.
Yarış durdurması zor bir dinamiktir. Bir firma yarışı başlattığında virüs gibi yayılır, çünkü herkesin katıldığı bir davranış biçimidir. Büyük bir konteyner gemisinin inşa sürecinin 3 yıl olduğunu hatırlarsak, 3 yıl önce yüksek olan navlunların düşüşü daha çok mana kazanıyor. Demek ki navlunlar yüksek iken başlayan agresif yarış, amansızca maliyetleri indirirken, ciddi de rekabet yarattı. Yani haberler hem iyi hem kötü… Maliyet düşüşü iyi haber, ama rekabet?? Rekabet de ayrı bir yarış… Maliyet düşüşü ile elde edilmesi hedeflenen kâr rekabet ile çöpe mi gitti? Olabilir. Görünen o ki, yaşanan rekabet navlunları sürekli düşürüyor, öyle ki maliyetlerin azalması ile sağlanan marj bile çöp oldu. Hal böyle olmasa en büyük taşıyıcı Maersk yatırımlardan geri adım atar mıydı?
Maersk, Kasım 2015 başında 6 adet 19.630 teu’luk gemi inşasını iptal edeceğini açıkladı. Aynı şekilde 14.000 teu hacimli 8 yeni gemi inşasını da öteledi. Hatta önümüzdeki yıl içinde 35 bağlantı rotasını da iptal edecek. Bunlara ek olarak, 2015 yılı karının önceden tahmin edildiği gibi 2,2 milyar dolar değil, 1,6 milyar dolar olacağını açıkladı. Yaklaşık yüzde 30 düşüş bekleniyor!!
Maersk gibi lider firmalar bolca gemiye sahip olduğu için ölçek ekonomisinin nimetlerinden en çok fayda sağlayan gruptadırlar. Bu grupta olanlar, gemi inşa fiyatında, kredi oranlarında, bakım – onarım maliyetlerinde, geniş filoları sayesinde rakiplerine göre çok daha düşük maliyete katlanırlar. Hele bir de Maersk ve MSC gibi liderler birleşirse… Yani son dönemde yaşanan “M2” isimli operasyonel birleşmeden bahsediyorum. Bir kısım maliyetler daha da iner!
Bu gelişmelerden en büyük faydayı kim sağlıyor?
2012’de yükselen navlun bedelleri ile daha fazla kazanma arzusuna yenik düşen, yeni gemi inşa yarışına giren lider taşıyıcılar bir “momentum” oluşturdu. Bu momentum sayesinde, rekabeti bir hayli artırdılar. Şimdi yapılan ise, geçmişte kazandıran değerleri yani büyük gemi yatırımlarını iptal etmek. Ama hatadan fayda sağlayanlarda var!! Taşıtanlar, yani dünya ticareti. 3 yıl önce yüksek navlun değerleri altında ezilenler. Navlun yarışı devam ederken, düşük navlun dünya ticaretindeki yükselişi pozitif etkiliyor. Ama hiçbir şey kalıcı değildir. 3 yıl önce yüksek navlun değerleri ile bunca yatırıma giren firmalar, o dönemin kazananıydı. Demek ki, ne bugün kazananlar ebediyete kadar kalacaklar, ne de kaybedenler… Charles Darwin’in yazdığı gibi, hayatta kalan tür, değişime en iyi ayak uyduranlardır.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın