2015’in sinyallerini 2011’de vermiştik!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
2011 yılında, bir sonraki mali krizin 2020’den evvel hatta 2015 yılında olabileceğini yazmıştık. Sihirli bir küreye bakmadık, gerek de yoktu. Çünkü hem emtia değerlerinde hem de gelişmekte olan piyasalarda sürekli olarak yüksek getirinin kovalanması yeni bir balondu

Elbette petrol sürekli değer kaybetmeyecek. Ama bu durum 2014’ten beridir petrolün değer kaybettiği gerçeğini değiştirmiyor. Kaldı ki değer kaybı yaşayan sadece petrol değil. Gümüş, nikel, demir, platinyum, şeker, pamuk gibi birçok emtia bedeli düştü!
Peki spekülasyon ve deflasyon haricinde emtia fiyatlar neden düşer? Yavaşlayan üretim! Üretim azaldıkça emtiaya olan ihtiyaç da azalır. Tıpkı “süper döngü” teorisi gibi… Emtia fiyatlarının soluksuz yükselişi sonrasında yaşanan düşüşe kısaca “süper döngü” diyebiliriz. Süper döngüler, birkaç 10 yılda bir gerçekleşir.
İçinde bulunduğumuz bu süper döngünün itici gücü tereddütsüz Çin’dir. Çin’in ekonomik büyümesidir. Ama artık süper döngünün düşüş evresine girmiş olabiliriz. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin büyüme yüzdesi 2012’den beri her yıl yüzde 0,3 – 0,4 azalıyor. 2007’de Çin yüzde 14,2 büyümüştü, son iki yıldır ise, yüzde 7,7 seviyelerinde büyüyor. Çin’in ve diğer gelişmekte olan ülkelerin yavaşladığı çok net. Kısacası, emtia fiyatlarındaki düşüşte, Çin’in yavaşlayan büyümesinin önemli payı var. Bu düşüşü hızlandıran diğer bir unsur ise, parasal politikalarıdır…

“Helikopter parası” ne oldu?
Konu parasal politika olduğunda, 1976’da ekonomi dalında Nobel ödülü alan Friedman’ın “helikopter parası” kavramını hatırlatmak gerekir. Basitçe anlatırsak; bolca para basılır, helikopterden atılırmışçasına etrafa dağıtılır ve bu şekilde tüketim canlı tutulur.
Maalesef gerçek hayatta helikopterden para atılması sakıncalıdır. Kargaşaya neden olmamak için ABD Merkez Bankası (FED) bastığı paraları bankalar eli ile piyasaya akıttı. Güya para piyasaya aktı, aslında para pastasının en büyük dilimi emtia piyasasına gitti. Doğal olarak emtia fiyatları da 2008 mali krizinden itibaren 2014’e kadar yükseldi. Peki, neden 2014’te düşmeye başladı? Sebep, 2015 yılında FED’in faizleri artıracağına yönelik beklentidir. 2014 yılında FED faiz oranlarını artırmadı. Ancak, 2015’te artıracağını beyan etti.

Küresel etkileri
unutmamalıyız.
Bu beyanın ertesinde birçok analist ülkemizdeki sıcak paranın kaçacağını ve TL’nin değer kaybedeceğini yazdı. Bu yaklaşım doğru ama küresel ekonomi Türkiye etrafında dönmüyor. Bakalım açıklamanın küresel etkileri ne şekilde ilerliyor? Kısa şekilde açıklayalım.
Yıllardır FED’in düşük faiz politikasının emtia fiyatlarını yükselttiğini gördük, yaşadık. Yüksek faiz oranı ise, bunun tam tersi şekilde emtia fiyatlarını düşürür. Örneğin, bir maden firması faiz artışının maden fiyatını yukarı çekeceği görüşüyle maden çıkartmayı hızlandırır. Benzer şekilde, petrol üretimi, altın çıkartılması da süratlenir. Böyle bir durumda, firmalar stok miktarlarını azaltır. Stoklarını paraya çevirmek ve faize yatırmak ister. Maksat, üretmek yerine faiz geliri sağlamaktır. Üretici bunu yaparken yatırımcılar durur mu? Hayır. Yatırımcı da elindeki emtiaya dayalı varlıkları satarak paraları hazine bonosu gibi enstrümanlara yatırır.
Tüm bunlara ek olarak, FED tarafından artırılan faizin doları kuvvetlendirdiğini de unutmayalım. Sıcak para ülkemiz gibi gelişmekte olan piyasalardan kaçacaktır. Bu halde, emtia değerleri biraz daha azalacaktır. Çünkü dolar bazında diğer para birimleri değer kaybetmiş olacaktır.

Yürüyen merdivenler
bozulmaz sadece sıradan
merdivene dönüşür!
Esasen 2014’te FED’in faiz oranını artırmamasına rağmen emtia fiyatlarının bu derece düşmesinin ana sebebi 2015’te faizlerin artacak olmasıdır. Yani emtia değerleri düşmeden elden çıkarılmak istenmesidir. Fiyat düşüşü beklentisi ile spekülasyon yaratmak bu olsa gerek. Ama süper döngüyü de unutmayalım. Çin’in büyüme oranı son 4 yılda olduğu gibi azalmaya devam ederse, faiz artırımının olumsuz etkisi muhakkak perçinlenecektir. Yani 2011’de yazdıklarımız geçerliliğini koruyor. Yeni bir kriz kapıda olabilir.
Eğer emtia balonu nedeniyle bir kriz yaşanırsa, krizin tabiatı gereği, en büyük zararı üretici ülkeler görecektir. Bu ülkelerin 2008 yılında ABD’de vurgun yiyen ev sahipleri ile aynı pozisyona düşmeleri çok muhtemeldir.
Birçok kişi bu yorumları karamsar buluyor. Ama ekonomik politikaya güven yoksa bugün için endişeli yarınlar için karamsar olmak doğal değil mi? Geçmişte pek çok ekonomik kriz yaşandı ve hiçbiri son kriz değildi. Demek ki, karamsar olmaya hakkımız var! İyimser olmaya olduğu kadar… Zira hiçbir zaman küresel ekonomi tamamen çökmedi. Tıpkı bozulan bir yürüyen merdiven gibi, sadece sıradan bir merdiven oldu! Zorluklar arttı.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com