Benjaminler nerede?

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com

1914’te Mark – Dolar paritesi 4,2 iken, 1923 Kasımında 4,2 trilyon olmuştu. Almanya’daki “Weimar” döneminde fiyatlar o kadar süratli artıyordu ki; restoranlarda garsonlar her yarım saatte bir masa üzerine çıkıp menünün yeni fiyatını haykırıyor, çocuklara oyuncak almak yerine daha ucuz diye tomarla para veriliyordu. Bugün durum bambaşka! Birçok büyük ekonominin para birimi sıradan insanların kullanamadığı kadar değerli banknotlardan oluşuyor

Bugünkü durumu anlamamız için Nisan 2014’te Harvard’lı Profesör Kenneth Rogoff’un kâğıt banknotların yok olması ile ilgili sunumundan bahsetmek gerekir. Sunumdaki veriler gayet ilgi çekici.
Malum ABD’deki her vatandaşın elinde 100 dolarlık banknot yok. Hâlbuki ABD’nin dolaşımda olan tüm banknotlarının yüzde 77’si 100 dolarlık banknotlar (diğer adı ile “Benjamin”). Gezegenimizde yaklaşık 9,2 milyar adet Benjamin dolaştığını biliyor muydunuz? Şöyle basit bir hesap yapalım. ABD nüfusunun aşağı yukarı 300 milyon olduğunu varsayarsak, ülkedeki her erkek, kadın ve çocuk, 31 adet Benjamin’e sahip olmalı… Ama sahip değil! 2006 yılındaki bir araştırmaya göre ABD’deki bireyler ceplerinde ortalama 350 dolarla dolaşıyor.
Bu fenomen sadece ABD’ye özel değil. Diğer büyük ekonomilerde de benzerlikler var. Örneğin AB’de 200 ve 500’lük değere sahip avro banknotlar toplam sirkülasyonun yüzde 34’ünden biraz fazla. Hatta 100 avrodan büyük banknotlar, AB sirkülasyonunun neredeyse yarısını oluşturuyor.
Bu durumun tek bir açıklaması olabilir. Paranın çoğunluğu ABD ve AB sınırları dışında! Ama diğer ülkelerdeki sıradan işlerde de büyük banknotların kullanıldığını hiç sanmıyorum. Mesela, Abuja’daki taksi şoförüne bir benjamin verip üstünü bekleyen bir Nijeryalı pek yoktur.
Gelişmiş ülkelerin ABD ve AB’ye benzediğini düşünüp genelleme yapmak da doğru değil. Mesela Japonların para birimi “yen” ülke dışında çok kullanılmıyor. Yine de, Japon para biriminin de çoğu büyük banknot şeklinde. Japonya’nın sirkülasyondaki parasının yüzde 87’si (yaklaşık 100 ABD doları değerindeki) 10.000 yen’lik banknotlardır. Anlaşılan o ki; büyük banknotlara talep fazla. Fakat meseleye başka bir pencereden de bakmakta fayda var.

Benjaminler nerede?
Esasen, değeri düşük metal paraların ortadan kaybolması sebebiyle oluşan eksiklik kolayca temizlenebilir. Ama yüksek değerli banknotlar için aynısı söylenemez.
İngiltere’de basılmış olan “penny”lerin yüzde 40’ı kayıp, hatta ABD’de basılmış olan toplam 500 milyarlık demir paranın 200 milyarı sistem dışında. Yani ülkemizin 3 yıllık cari açığı!
Gelelim ekonominin en eski kanunlarından birine; Gresham Kanunu. Bu kanun kısaca; “kötü para iyi parayı piyasadan kovar” şeklinde ifade edilir. Yani bireylerin değerli parayı kendileri için tutmaları, ucuz parayı da alışverişlerinde kullanmaları yani dolaşıma sürmeleridir. Buna göre düşük değerli metal paraların kaybolması açıklanabilir. Ama Benjaminlerin durumu farklı!
2010 yılında, 268 milyar ABD Doları değerinde benjamin basıldı. Yani 2,68 milyar adet. Amaç; ABD bankalarının, ABD şirketlerine kredi sağlamasıydı. Nedense böyle olmadı ve ABD bankaları parayı yurtdışındaki şirketlere göndermeyi tercih etti. Kısacası, bu para da zaman içinde uluslararası piyasada kaybolacak. FED’e göre uluslararası piyasalara, yabancı bankalara gönderilen c-tipi banknotların yani benjaminlerin yüzde 90’ı ABD topraklarına geri gelmiyor. Peki, nerede bu benjaminler?

En kârlı sektör…
Para ne de olsa devletin icat ettiği bir oyun. ABD gibi ülkelerde, paranın basım maliyeti elde edilen gelirden düşük olduğu sürece devletler epey kâr etmektedir. Aslında en kârlı sektör! Sadece, 2011 yılında ABD’nin kendi halkı için bastığı paradan sağladığı ek gelir 70 milyar dolar.
Rogoff’a göre; varlığını nakit şekilde saklamak isteyen, yani başka türlü saklaması riskli olanlar için büyük banknotlar tam bir nimet. Kısacası, devlet için karlı olan para basımı, yatırımcı için de bir nimet.
Birçok ekonomist devletlerin bu şekilde ek gelir sağlamak yerine devlet ödemelerini elektronik şekilde yaparak da kar sağlayabileceğini söylüyor. Bunu destekleyen bir argüman da artan e-ticaret ve elektronik ödeme yöntemleri. Örneğin, 2014 yılında ABD’de sadece kartlarla yapılan elektronik ödemenin 430 milyar dolardan fazla olması bekleniyor. Eğer elektronik ödemenin popülaritesi bu şekilde yükselirse, ileride daha az nakit kullanılan bir ortam oluşacak gibi… Ama unutmamak gerekir ki; e-ticaret ağırlıklı olarak bireylerin ihtiyaçlarına yönelik bir platform. Yatırım açısından bu derece popüler değil.
Tüm bu değerlendirmelerden sonra akla şu soru geliyor; dolaşım içinde bu kadar fazla sayıda yüksek değerli banknota gerek var mı? Tasarruf paradoksu diye bir tanımlama vardır; buna göre insanlar üç sebepten para talep eder. Günlük ihtiyaçlarını karşılamak, gelecekteki sağlık vb. sorunlar için bir çeşit sigorta amacı ve faiz, temettü gibi gelirler elde edebilmek, yani spekülasyon amacıyla. Artık, bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum…

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com