Yabancı yatırımcı siyasi riski fiyatlamaya başladı

MDN İstanbul

Piyasalar bir yandan Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile çalkalanırken bir yandan ABD Merkez Bankası FED’in tahvil alım miktarında azaltmaya gitmesi ile adeta yerle bir oldu

Piyasalar bir yandan Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile çalkalanırken bir yandan ABD Merkez Bankası FED’in tahvil alım miktarında azaltmaya gitmesi ile adeta yerle bir oldu. Dolar üç ayın zirvesine çıkarak yeniden 2.18 TL’yi görürken, yüzde 10 seviyesine yükselen iki yıllık gösterge, faizin yeniden çift hanelere yerleşmesi bekleniyor. 10 yıllık tahvilin faizi ise üç ayın zirvesine çıktı ve yüzde 10’u aştı. Borsa İstanbul ise aralık ayının son haftasında bir haftada yüzde
10’dan  fazla çakıldı. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yankılarının devam etmesi halinde, dolarda ve faizde yükselişin sürmesi, borsada ise kayıpların artması bekleniyor.
Uluslararası dev bankalar yatırımcılarına geçtikleri raporlarında 2014 yılında iki seçim yaşayacak olan Türkiye için uzun yıllardan sonra ilk kez ‘siyasi riski fiyatlayın’ uyarılarında bulunmaya başladılar. Uzun süredir Türkiye’de tek parti iktidarı ve siyasi istikrarı fiyatlayan yabancı yatırımcıların, özellikle rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ucunun 4 bakana yansımasının gündemde olması ve operasyonun daha da genişleyeceği ve siyasileri etkileyeceği beklentisi ile Türkiye pazarından çıkma kararı aldığı belirtiliyor. Analistler, bütün bu gerginliğin üzerine FED’in para musluğunu kısmaya başlaması da eklenince doların hızlı yükseldiğini ve teknik seviye olan 2.25 TL’nin aşılabileceğini belirtiyorlar.
FED para musluğunu kısmaya başladı
Doların ve faizin ateşini yükselten bir başka gelişme ise FED’in aylardır merakla beklenen tahvil alım miktarını azaltması oldu. FED tahvil alım miktarı, ocak ayında başlamak suretiyle 10 milyar dolar azaltılarak 85 milyar dolardan 75 milyar dolara getirildi (5 milyar dolar devlet tahvili, 5 milyar dolar konut sektörüne endeksli tahvillerden kısıntı yapılacak).
Karar ile yayımlanan metinde dikkat çeken en önemli değişiklik, sıfır faiz politikasının geleceğine ilişkin olarak eklenen ibare oldu. Buna göre, işsizlik oranı yüzde 6.5’in altına inse dahi enflasyonun orta vadeli 2’lik hedefinin uzağında kalması durumunda sıfır faiz politikası uzunca bir süre korunmaya devam edilecek. Yani FED bir süre daha piyasa dostu olacak.
FED’in bu kararını nasıl yorumlamak gerekiyor? FED varlık alım programında ölçülü bir azaltıma giderken kısa vadeli faizlerin uzun bir süre düşük seyri konusunda vermiş olduğu ileriye dönük rehberliği güçlendirdi. Aralık kararı, Fed’in ekonomik görünümdeki iyileşme konusunda daha güvenli olduklarını ortaya koyarken, diğer taraftan varlık alım programının getirebileceği bilanço maliyetleri konusunda odaklarını artırdıklarına işaret ediyor. FED’in kararı piyasaların dikkatle izlediği, varlık alım programındaki azaltmanın seyri konusunda bir takvim ortaya koymamakla beraber, önümüzdeki toplantılarda ölçülü azaltımların geleceğine işaret ediyor. Varlık alım programındaki azaltım, daha önce olduğu gibi, enflasyon ve işgücü piyasasındaki gelişmelere bağlı olacak. Ancak karar, varlık azaltımı için enflasyon görünümün önemini artırmış görünüyor.
Öte yandan FED Para Kurulu üyelerinin ilk politika faiz artırımı beklentileri 2015’in 2. yarısı ile 2016 başlarında yoğunlaşıyor. FED varlık alım programı azaltımı konusundaki politika adımını ileriye dönük rehberlik iletişimini güçlendirerek dengelemeyi başarmış gözüküyor. Bu piyasalar açısından önemli bir belirsizliğin ortadan kalkması demek. FED kararına en sert tepkiyi ise yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü altın verdi. FED kararı sonrası altın fiyatları 1.200 dolara kadar gerileyerek hazirandan bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Nitekim Enerji Bakanı Taner Yıldız da anlaşma sonrası yaptığı açıklamada İran ile nükleer müzakerelerde ön anlaşmaya varılmasının ardından gerekçelerin ortadan kalkmasıyla Türkiye’nin İran’dan aldığı petrol miktarını günlük 130,000-140,000 varil seviyesine çıkarılabileceğini söyledi.
Bilindiği gibi Türkiye, ABD ve AB tarafından uranyum zenginleştirme çalışmaları nedeniyle gündeme getirilen yaptırımlar öncesi petrol ihtiyacının yarısını İran’dan karşılıyordu. Yaptırımlar nedeniyle petrol alımının azaltılmasıyla artık Türkiye, toplam petrol talebinin yüzde 25-30 aralığında bir bölümünü İran’dan karşılıyor. Yıldız, Türkiye’nin dünyanın en büyük doğalgaz üreticilerinden biri olan İran’a kayıtsız kalamayacağını belirterek, ülkenin çıkarlarının ön planda tutulacağının altını çizdi.

Bunu Paylaşın