Her rotaya ulaşan deneyimli yardımcı: LOTUS DENiZCiLiK

MDN İstanbul

Son dönemde rotasına Afrikayı da ekleyen, gemi brokerliği ve operatörlüğü hizmetleri veren Lotus Denizciliğin, lojistik ve denizcilik sektörlerinde uzun yıllara dayanan bir deneyime sahip olan kurucusu Yalçın Oskay ile bir söyleşi gerçekleştirdik

Yunanistan’da ekonomik krizin kendisini göstermesiyle birlikte faaliyete geçen Lotus Denizcilik, kurulduğu dönemde küçük ve orta ölçekteki yük sahiplerine Karadeniz ve Akdeniz’de gemi bağlantıları ve danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Lotus Denizcilik için 2010 yılında Rusya’da yaşanan tahıl yangını, firmanın faaliyetleri açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Yangından dolayı Rusya’nın tahıl ihracatını durdurması, bu bölgede çalışan armatör ve yük sahiplerinin bölgedeki ticaretinin azalmasına ve ihracatın durma noktasına gelmesine neden olmuş.

‘Krizde yeni rotalara
yelken açtık’
Rusya’nın tahıl ürünlerinde ihracat yasağı uyguladığı dönemde firmanın iş hacmi yüzde 80 oranında azalırken, krizin etkisiyle yeni pazar arayışlarına girdiklerini belirten Lotus Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Oskay, “Sektör krizdeyken yelkenimizi açabileceğimiz bir rüzgâr arayışındayken bizi en baştan bir hortum gibi kendisine çeken Uzakdoğu piyasası ile tanıştık. Artık yük sahiplerimiz küçük ve orta ölçekten, orta ve büyük ölçek skalasına dönüşmüş, yüklemelerimizin cinsleri, müşterilerimizin talepleri, bağlantısını yaptığımız gemiler, kısacası her şey değişiklik göstermeye başlamıştı. Rusya’nın tahıl ihracatını durdurması nedeniyle Karadeniz ve Akdeniz’de yaşanan kriz devam ederken, biz Güney Çin denizinde başarılı işler yapıyor, finansal olarak güçlü bir altyapı oluşturuyorduk” diyerek işleri çeşitlendirmenin altını çizdi.
Oskay, Rusya’da ihracatın tekrar başlamasıyla birlikte Lotus’un, Uzakdoğu’da yakaladığı trend sayesinde sağladığı güçlü finansal altyapıyla, bölgede gemi operatörlüğüne başladığını vurgulayarak, “Bu zaman içerisinde zaten baştan beri ilk uzmanlık dalımız olan  birçok Rus tipi nehir gemisinin operatörlüğünü üstlendik. Tabi ki gözümüz hep Rusya’daydı, tahıl ihracatının tekrardan başlaması bizim için bir dönüm noktası olacağını biliyorduk. Düşündüğümüz oldu ve ihracat 2011 yılında tekrar başladı. İhracatın tekrar açılmasını beklerken ettiğimiz zararı üçe katlayarak geri aldık. Hali- hazırda Uzakdoğu’da yaptığımız çalışmalara Akdeniz-Karade-niz-Hazar Denizi rotasyonunda daha sonraları “CASPIAN LEVANT” olarak adlandırdığımız hattımızı oluşturduk.Halen bu hat üzerinde 3.000 dwt ile 5.500 dwt’lik nehir tipi gemiler ile kombine kuru yük ve proje taşımacılığı yapmaktayız” dedi.

‘Ciro artıyor, faaliyet alanı
genişliyor’
Şirketin ciro hedefleriyle ilgili olarak her yıl güçlü bir şekilde büyüdüklerini belirten Oskay, “Bünyemizde bulundurduğumuz yurtdışı menşeili şirketleri de dahil ettiğimizde geçen yıl planlamış olduğumuz 20 milyon dolarlık ciro hedefimizi tutturduk. 2013 yıl sonu itibarıyla ciromuz 27 milyon dolar civarında gerçekleşti. Konteynercilik alanımızı faaliyete geçirmemizin ardından 2014’te bu hedefi 35 milyon dolar olarak koyduk” dedi ve konteyner taşımacılığına giriş hikayesini anlattı:
“Günümüzde gemi inşa teknolojisinin gelişimi konteyner gemilerinin birçok düşük su derinliğine girebilmesini mümkün kıldı. Bu durum birçok destinasyonda konteyner armatörlerinin daha rekabetçi olmasına yol açtı. Özellikle Türkiye bağlantılı Uzakdoğu ihracat yüklemelerindeki navlun avantajı ve konteyner gemilerinin gelişimi bu sektörde de aktif olmamız gerektiğini bize düşündürdü. Çünkü normalde kuru yük gemileri ile taşınması planlanan ve operasyonu bir hayli zor olan yüklemelerin artık belirli kısmı konteyner hatlarıyla da gerçekleştirilebiliyordu. Bizim dökmeci olarak ufak parsel şeklinde düşündüğümüz yüklemelerin birçoğu rekabetin en üst düzeylerde olduğu konteyner piyasası için çok önemli ve herkesin taşımak istediği yükler haline geldi. Bizler navlun piyasalarındaki hiçbir gelişmeye kayıtsız kalamadığımız gibi, bu olaya da kayıtsız kalamadık ve yıllarını konteyner taşımacılığına adamış tecrübeli bir ekip ile konteyner taşımacılığını da bünyemizde oluşturduk. Böylelikle büyük, küçük tüm yük taleplerini karşılayabilen bir şirket haline geldik.”

Lotus’un yeni rotası Afrika
Rusya’dan Uzakdoğu’ya uzanan başarılı çalışmalarının istikarara kavuşması Lotus Denizcilik’te, bilgi birikimi, uzmanlık ve gayretlerini ortaya koyacakları yeni bir pazara girme isteği uyandırmış. Şirketin Afrika’ya açılma arzusuyla gelişen yardımlaşma hikâyesini Oskay’ın cümleleriyle aktarıyoruz: “Haritaya baktığımızda arkadaşlarıma bizi heyecanlandıracak yeni bölgenin Afrika olması gerektiğini söyledim. Uzun bir zaman Batı, Doğu ve Güney Afrika’da servis verebileceğimiz limanları tespit ettik, bu ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik durumlarını teker teker inceledik, bu ülkelere ziyaretler yaptık, limanları birebir inceledik, yaşanan sorunları canlı olarak gördük, bu sorunları biz nasıl çözebiliriz diye düşündük, bu bölgelerde iş ortakları, dostluklar ve arkadaşlar edindik. 6 ay yapılan bu çalışma sonunda artık Afrika’da yabancı olduğumuz hiçbir liman, neredeyse hiçbir ülke kalmadı. Bölgedeki referanslarımızı da arkamıza alarak Karadeniz-Akdeniz-Afrika rotasyonlu “VASCO AFRICA LINE” olarak adlandırdığımız hattı oluşturduk. Halen bu hat üzerinde 8.000 dwt ila 35.000 dwt’lik gemiler ile kombine kuru yük ve proje taşımacılığı yapmaktayız.”

Yetimlere ve yoksullara
uzanan şefkatli yardım eli
Yaşanan ve yaşanabilecek sorunlara anında müdahale edebilmek amacıyla limanlara yapılan ziyaretler dolayısıyla Afrika ülkelerinde hatırı sayılır vakit geçiren Yalçın  Oskay ve Lotus Denizcilik ekibi iş haricinde bu bölgelerde yaşanan farklı sorunlara karşı da sorumluluk hissetmiş. Sosyal sorumluluk konusunda önemli çalışmaları bulunan ve gelecekte de birçok projeye imza atmak isteyen Yalçın Oskay şunları söylüyor:
“Gördük ki; Dünyadaki açlık probleminin yüzde 44’ü Afrika’da yaşanıyor ve her şeyin şu anki gibi sürmesi durumunda bu oranın 2015 yılında yüzde 73 olması bekleniyor. Sierra Leone’da iç savaşlar sırasında isyancılar tarafından zorla asker yapılan çocuklar var, asker olmayı kabul etmeyenlerin ise elleri ve ayakları kesilmiş. Sudan’da Darfur nüfusunun üçte biri yaklaşık 2 milyon insan zorla yerinden edilmiş, yüzbinlerce insan öldürülmüş, halen ortalama 1,5 milyon insan yerleştirildikleri mülteci kamplarında yaşıyor. Burundi’de sekiz yıldır süren çatışmalar çocuk asker sayısının devamlı artmasına yol açıyor. Ülke’de çocukların yarıdan fazlası yetersiz besleniyor. Etiyopya’da aynı sorunlarla mücadele içerisinde, 150 binden fazla çocuk yetersiz beslenmenin neden olduğu sağlık sorunları yaşıyor, yarım milyondan daha fazla çocuk yiyecek sıkıntısı çekiyor. Yardım açıkları en fazla olan ülkeler iç savaştan yeni çıkmış olanlar ama bu ülkelerin hiçbiri kendilerine global gazete başlıklarında yer bulamıyor ama durum çok acil. Bu sorunları bizzat gören insanlar olmamız, bizi bu konular daha da duyarlı hale getirdi ve Lotus olarak bizler de 2014 yılı için farklı bir karar aldık ve iş ortaklarımız adına Etiyopya, Sudan, Çad, Sierra Leone ve Somali’de yetim sponsorlukları üstlendik.”
Afrika’da yaşanan durumun ağırlığı Lotus’un tüm prensiplerini,amaçlarını ve önceliklerini yeniden düzenlemesine sebep olduğunu kaydeden Oskay sözlerini Afrika’da yapacakları sosyal sorumluluk projelerinin ayrıntılarını vererek noktaladı: “Son yıllarda her 15 saniyede Afrika’da bir çocuk AIDS hastalığı, iç savaş, açlık ve sağlık hizmetleri yetersizliğinden dolayı yetim duruma düştü. Dünyada ise 43 milyon yetim hayatının 10 yılını yetimhanelerde ve yetiştirme yurtlarında geçiriyor. Her yıl 14 milyon çocuk yetimhanelerde 18 yaşını dolduruyor ve devlet korumasından çıkartılıyor. Her 2,2 saniyede gidecek yeri olmayan bir yetim yaşını doldurduğu için yetimhane ve yetiştirme yurtlarından çıkmak zorunda kalıyor. Bu yetimlerin büyük çoğunluğu ise ağır suçlara karıştı. Biz Lotus olarak amacımızı; yaşamını tek başına idame ettirmeye gücü yetmeyen yetimlere kendi ayakları üzerinde duracak yeterliliğe ulaşıncaya kadar destek olmak, eğitimlerini, sağlık ve yaşam giderlerini üstlenmek olarak belirledik. Bütün çocuklar gibi yetim çocukların da temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmemesine yönelik çalışmalar yapmak ve yetimlerin maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarınında karşılandığı güvenli ortamlar hazırlamak istiyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız da savaş bölgeleri, mülteci kampları ve savaşın etkisinin devam ettiği kronik açlık ve yoksulluk bölgeleri başta geliyor. Bu çalışmalar çeşitli yardım vakıflarının Yetim Sponsorluk Destek Sistemi ile yapılan yardımlardır. Bu sistemle her yetimin eğitim, sağlık ve barınma giderlerinin önemli bir kısmı bağışçılar tarafından her ay düzenli olarak karşılanmaktadır. Hedefimiz 2015 yılında bu sosyal sorumluluk projesinde tüm Afrika kıtasını kapsayacak şekilde genişlemesidir. İşlerimiz büyürken içinde bulunduğumuz topluma dokunarak katkı sağlamak her zaman başlıca prensiplerimizden biri olmaya devam edecek.”

Bunu Paylaşın