Teknolojik açık var!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
“İşsizlik ve orta-sınıfın azalışı 2008’deki krizin sebeplerinden biridir.” diyebilir miyiz? Diyebiliriz, ama kısmen… Gerçek şu ki; işsizlik ve orta sınıftaki kan kaybı gelecekte birçok ekonominin köküne kibrit suyu dökecektir. Geçmişe baktığımızda bu iki problemin iki değere bağlı olduğu görülüyor; küreselleşme ve teknoloji devrimi. Bu yazımda, sadece teknoloji devrimini değerlendirmek istiyorum, ama limanlar açısından…

Malum, “birçok makine insanlardan daha iyi iş çıkarmaktadır”. En azından sanayi devriminin ana sloganı buydu! 1960’larda bilgisayar ve makine teknolojisinin insanları, takviye edecek şekilde hizmet edeceği düşünülmüştü… Yani teknolojik ilerleme insanları didinmekten kurtaracaktı. 1930’da “Torunlarımız için ekonomik olasılıklar” isimli makalesinde John M. Keynes’te benzer fikirleri savunmuştu. Keynes’e göre 2030 yılında ortalama çalışma saati 15 saat / hafta olabilirdi… Teknolojik gelişme insanların yükünü azaltacaktı. Enteresan olan; Keynes’in makalesinden 80 yıl sonra insanların daha fazla çalıştığını söyleyebilmemiz. Hatırlarsak, daha yeni, 2013 yazında Bank of America’da staj yapan Stakhanovite fazla çalışmaktan, az uyumaktan hayatını kaybetti.

Limanlar yeni teknolojiye mahkum!
Son dönemde limanlarda kullanılan otomasyon sistemleri -limana göre- ya limanın gelişimine paralel işçi artışını baltaladı, ya da sabit iş hacmine rağmen daha az işçi istihdamını sağladı! Ama neden?
Birçok analist konteyner limanlarındaki otomasyon yatırımlarını mega konteyner gemilerindeki artışa, veyahut limanlarda artan iş yüküne bağlıyor. Doğru, fakat eksik… İki önemli sebep daha var; işgücü maliyeti ve işgücünün uygunluğu ve bulunabilirliği. İşgücünü bulmak zor, çünkü liman personelinin birçoğu işini, işyerinde öğrenmiştir.
Yapılan incelemelerde
herhangi bir coğrafyadaki liman operasyon giderleri içindeki en yüksek payın işçilik ücretleri olduğu tespit edilmiştir. Elbette, işçilik ücretinin ve liman hareketinin çok düşük olduğu istisnai bölgelerde, otomasyon pek tercih edilmez. Ama tercih edilmemesini tetikleyen bir neden daha var! Tarihten bir örneğe bakalım; elektrik dinamosunun ilk endüstriyel uygulaması 1890’larda başlar. Ancak kullanımının yayılması yaklaşık 30 yıl sürer. Çünkü bu yeni teknolojinin üretkenliği artırdığının birileri tarafından görülmesi gerekiyordu. Yıllar sonra anlaşıldı ki; gecikmenin nedeni, işçileri yeni üretim tekniklerine adapte etmekle sorumlu olan yöneticilerin direnciydi.
Kısacası, işçi maliyetleri ve yönetimin arzusu teknoloji adaptasyonunda kilit noktalardır.
 
Posner’in teorisini limancılık doğruladı.
Nobel ödüllü Edward Prescott, batı ekonomisindeki büyümenin itici gücünün teknolojik inovasyonlar olduğunu söylemişti. Doğrudur, batı limanlarının, yeni teknoloji olan, otomasyonu kullandığı dönemlerde pek az ülke limanında bu tür bir uygulama vardı. Ama diğer bir görüş; 1961 yılında Michael Posner’in ortaya attığı “Teknolojik Açık Hipotezi”. Hipoteze göre: batı ülkeleri arasındaki dış ticaretin nedeni, yenilikçi firmalar tarafından geliştirilen yeni ürün ve üretim yöntemlerine dayandırılmış. Yani, yenilikler yasalarla korunduğu için, yeni bir ürün ya da üretim yöntemi bulan gelişmiş sanayi ülkeleri, bu tür malların ilk ihracatçısı olurlar. Ancak taklit veya serbest ticaret yoluyla, emeği veya doğal kaynakları ucuz olan ülkeler, söz konusu ürünü ya da hizmeti çok daha ucuza üretirler. Böylece yenilikçi ve ilk ihracatçı ülke giderek ithalatçı duruma gelir.
Liman ekipmanlarının hikâyesine pek benziyor sanki… Gördük ki; Dünya ekonomisi açıldıkça, bütünleştikçe, teknoloji ve bilgi gelişmiş ekonomilerden diğer ülkelere akmaya başladı. Böylece gelişmekte olan ekonomiler, teknolojiyi icat etme ihtiyacı duymadan, kopyaladı ve daha kısa sürede özümsedi. Örneğin, hepimizin bildiği gibi batı tarafından bilhassa Kuzey Avrupa ülkeleri tarafından kullanılan vinç teknolojileri doğu limanlarına satıldı. Günümüzde Çin, Avrupa limanlarına vinç satar hale gelmiştir. Yani, Posner’in teorisi yanılmadı.

Sırada ne var?
“Teknolojik Açık Hipotezi” doğrulandı, ama hipotezin geliştirilmiş şekline de bakmak gerekir… Çin’in liman teknolojilerinde uzmanlaşmaya gitmesi, eski üretim noktalarının coğrafi olarak yer değiştirmesine neden olmaktadır.
Basitçe, her ürünün bir yaşam evresi vardır. Bu süreçte, yeniliklerin ve icatların kesintisiz şekilde ortaya çıkmasını açıklamaktadır. Dolayısıyla, araştırma – geliştirme ile nitelikli işgücü olmasaydı, uluslararası ticaretin bu denli yüksek olması beklenemezdi.
Özetle, liman vinçleri sektörümüzde yaşadığımız sadece bir örnektir. Dünya genelinde, buna benzer oluşumların varlığı düşünüldüğünde, teknolojiyi taklit etmenin uluslararası ticaret ve taşımacılıkta ne kadar büyük bir rol oynadığı daha net görülmektedir.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com