STEVE SHEN

MDN İstanbul

CSUN Eurasia Enerji Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Steve Shen’e dünya enerji piyasasındaki son gelişmelerden Türkiye’de olan yatırmlarına kadar merak edilenleri sorduk

1. Dünya enerji sektörü hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Özellikle fosil yakıtlar olmak üzere dünyanın doğal kaynakları sınırlıdır. Diğer enerji kaynaklarını, rüzgar enerjisi ve hidroenerji gibi, ele alınca daha çok kaynak varmış gibi gelebilir, ama bu enerjilerin üretimi hala önemli bir sorun teşkil etmektedir. Güneş enerjisinde ise her zaman uzun vadeli düşünebilirsiniz ve sonuçlarnı da uzun süreli alırsınız. Bir ırmağın her zaman yüzde 100 aynı akım oranına sahip olacağına güvenemezsiniz ama gökyüzünde her zaman güneşi bulabilirsiniz.
Güneş enerjisi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre daha kolay üretilebilir ve daha verimlidir, çünkü güneş enerjisini isterseniz eviniz çatısına koyabilirsiniz ya da nerede üreteciğinizi çok düşünmenize gerek kalmadan kolaylıkla kullanabilirsiniz.
Nükleer enerjinin güneş enerjisine oranla daha uzun geçmişi vardır. Nükleer enerjinin verimin yüksek olduğu aşikar ama bir o kadar da tehlikesi var. 2011 yılında Fukushima’da olduğu gibi beklenmedik bir durumla karşılaşıp kontrolü kaybederseniz felaket kaçınılmaz olur. Bu nedenle Almanya tüm nükleer faliyetlerini durdurmayı açıklayan ilk ülke oldu. Aynı zamanda Almanya, dünyada güneş enerjisini en çok kullanan ülke konumunda bulunuyor.
Güneş enerjisinde oldukça deneyimliyiz. Üretime 2004 yılında geçtik ve sonradan NASDAQ şirketi olduk. Bu nedenle küresel olmaya karar verdik ve fizibilite çalışmalarına başladık. Detaylı bir araştırmadan sonra Türkiye’yi seçtik. Türkiye’deki fabrika CSUN’ın Çin dışında ilk üretim yapmaya başladığı yerdir. Buradan Avrupa’daki müşterilerimize daha yakın ve verimli destek verebiliyor, servis sağlayabiliyoruz.

2. Sizi Türkiye’de yatırım yapmaya iten sebepler nelerdir?
Türkiye’de bildiğiniz üzere büyük bir enerji açığı ve talebi var. Doğalgaza olan bağımlılık önemli bir sorun olmakta ve Türkiye’yi daha fazla yenilenebilir enerjiye sevk etmektedir. Bununla ilgili düzenlemelerin yapıldığı devlet kanadının demeçlerinde görülmektedir. Güneş enerjisi bu sebeplerden ötürü Türkiye için iyi bir çözüm olabilir, çünkü Türkiye’ye düşen güneş ışınları miktarı Almanya da dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinden daha fazladır. Yıllık ortalama düşen güneş ışını hacmi 1527 kWh/m2 ve PV için uygun alanların toplamı 4600 km2’dir. Türkiye 450-500 GW güneş enerjisi potansiyeline sahip ama sağlanan enerji miktarı  8-10 MW civarında. Yeni gelişen güneş enerjisi piyasasına ve sanayisine yatırım yapıp kaynaklarımızı, tecrübelerimizi kullanmak istediğimizden dolayı bu durum bize büyük avantaj sağlamaktadır. Bizim sektöre bakacak olursak, Türkiye’nin son 8 yılda yavaş ama istikrarlı büyüdüğünü söyleyebilirim. Ülkenin büyüyen yapısı çok sayıda yeni fırsat ortaya çıkarıyor ve biz de bu şekilde ortaya çıkan iş fırsatlarını değerlendirmeye çalışıyoruz.
Ayrıca fizibilite çalışmalarında Türkiye en iyi sonucu almıştır. Türkiye’nin coğrafi konumu ve Avrupa’daki en büyük müşterilerimize yakın olması da tabii ki önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda Türkiye’nin gelişen ekonomisiyle büyük bir pazara ve iş gücüne sahip olması bizi etkiledi. Bununla birlikte Türkiye’nin Avrupa Birliği Gümrük Anlaşması’na üye olması bizim işlerimizi daha verimli hale getirmektedir. Bütün bunlar›n yanı sıra, Türkiye güneş enerjisi ve PV hakkında fazla bilgiye, deneyime sahip değil. Bu nedenle buradaki pazara bu ürünleri ilk olarak getirmemiz bizim için büyük bir avantaj. Mühendislerin niteliği oldukça iyi ama ihtiyaçları olan şey uygun araçlar ve biz bunları onlar için sağlıyoruz.

3. Türkiye’deki müşteri profiliniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Müşteri kitlemiz güneşten üreteceği elektriği kendi öz tüketiminde kullanacaklar ve yatırım yapacak firmalar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Güneş Enerjisi Santralleri, Hidroelektrik Santrali veya Termik Santrallere göre daha ölçeklendirilebilen ve daha küçük yatırımlarla bile kurulabildiği için çok geniş bir yatırımcı portföyüne sahip bir uygulama. Türkiye’de elektriğe olan arzın ve elektrik fiyatlarının sürekli artış göstermesi, güneş enerjisinden üretilen elektriği tüketiciler için cazip hale getirmiştir. İşletme veya Fabrika sahipleri, şebekeye ödeyecekleri yüksek fiyatlar yerine çatılarına veya arazilerine güneş enerjisi santrali kurarak şebeke ile mahsuplaşabilirler. Tükettiklerinden arta kalan fazla elektriği ise 10 yıl boyunca devlete satabilirler.
Yatırımcılar ile 1MW’a kadar lisanssız olarak, 1MW’tan fazlası için ise lisans almak sureti ile yine 10 yıl boyunca sabit fiyattan devlete satabilirler. 600MW’lık lisanslar için trafo ihalesi önümüzdeki günlerde yapılması bekleniyor. Bu segmentte ise büyük holdingler, enerji şirketleri ve uluslararası yatırım kuruluşları yer alıyor.

4. CSUN, Türk sanayisine ne gibi katkılarda bulunmaktadır?
CSUN güneş enerjisinde en iyi Ar-Ge ekibine sahip olduğundan dolayı bir çok proje geliştirmiştir. CSUN’ın Ar-Ge ekibi, dünyadaki en ünlü PV biliminsanlarından olan Dr. Zhao Jianhua tarafından yönetilmektedir. Kendisi 22 yıllık dünyanın en yüksek silisyumlu pil dönüşümü verimliliği rekoruna sahiptir. Biz, sanayileşmiş üretimde uygulanan seçkili emitör teknolojisini başarıyla gerçekleştiren ilk PV solar şirketiyiz. Özel olarak denizcilik endüstrisi için üretilmiş ürünümüz yok ama Audi ve Mercedes ile araç tavanı hücre donanımıyla ilgili projeler geliştirdik. Özellikle yazın, güneşin altında bekleyen aracın içi ısınmakta ve bu fana bağlanan tavandaki güneş hücreleri vasıtasıyla aracın içi serinletildiğinden yolcular daha rahat seyahat etmektedir. Bu sistem yatlara ve diğer deniz araçlarına da rahatlıkla uygulanabilir.
Biz Türkiye’deki en büyük modül üretim fabrikas›yız. Şu an üretim kapasitemiz 150MW ve yıl sonunda kapasitemiz ikiye katlanarak 300MW olacaktır. Bizler son teknoloji ürünlerimizle üretim yapmaktayız. Aynı zamanda biz Türkiye’deki ilk ve en büyük hücre üreticisi olarak 100 MW’lık Hücre üretim kapasitemiz bulunuyor. CSUN’ın Türkiye’deki toplam yatırım kapasitesi 60 milyon dolara yaklaşmakta ve 300 MW modül kapasitesiyle Avrupa’da da en büyük modül üreticisi olacaktır.
Tuzla Serbest Bölge’de 2500 m2 alanda bulunan beş katlı binada hizmet veriyoruz. Türkiye’de büyüyen pazarla birlikte ürertim hattına yapacağımız yatırımları genişletmemiz gerekebilir. Bu yıl, gelir beklentimiz 70 milyon euro’dur. Gelecek yıl hücre ve modüllerinin üretim kapasitesinin artmasıyla gelirimizin 230 milyon euroya ulaşmasını bekliyoruz. Fabrikamızda 400 kişi çalışmakta ve bunların yüzde doksan beşini Türkler oluşturmaktadır. Gelecek yıl bu sayıyı ikiye katlamayı hedefliyoruz. Sonuç olarak burada insanlara iş olanağı da sağlıyoruz.

5. Türkiye’deki gelecekle ilgili planlarınız ve stratejileriniz nelerdir?
Üretim hattımızı kurarak imalata başladık. Bu sadece ilk adımdı. Şu an yatırım yapacağımız projelerle ilgili araştırmalarımız ve hazırlıklarımız devam ediyor. Enerji yatırım şirketi kurup EPC şirketleriyle projeler geliştireceğiz ve Türkiye’de henüz lisans gerektirmeyen güneş enerji istasyonları kuracağız. Aynı zamanda yeni yasal düzenlemeler de bizim gibi yatırımcıların işlerini kolaylaştırmakta ve fizibilite çalışmalarına yardımcı olmaktadır. Özellikle lisanssız üretim sınırının 500 kW’dan 1 MW hacme çıkarılması yatırımcıların büyük ilgisini çekti. Bu proje ve planlamadan yeterince tecrübe kazandık. Biz sadece modülleri üretmiyoruz, aynı zamanda diğer yatırımcılar için bütüncül çözümler, uygulamalar ve kaliteli hizmet sağlıyoruz.
Ayrıca, kendi Ar-Ge laboratuvarımızı da düzenliyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi CSUN şirketinin Ar-Ge bölümü başarılarıyla tanınmaktadır ve bunu Türkiye’de de sürdürmek istemekteyiz. Bu nedenle bilgiye açık mühendisleri eğitmek üzere buraya bilgi ve teknolojimizi getirdik. Hep birlikte sağlıklı bir iş kontolü, lojistik, süreç ve operasyon kurmak istiyoruz. Kısacası biz bilgilerimizi ve tecrübelerimizi paylaşarak Türk mühendislerine güneş enerjisi sektöründe balık tutmayı öğretiyoruz. Şunu söylemeliyim ki Türkiye’deki sonsuz gün ışığı gibi burada PV endüstrisinin de en iyi şekilde gelişmesini umut ediyorum. PV’nin parlak günlerini yakın gelecekte görmeyi bekleyebiliriz.
Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz ilk proje burakaki fabrikamızda üretilen hücre ve modüllerin İstanbul’da Üsküdar Asfa Okulları’na yerleştirilmesiydi.  Bu tarz projelerin sektördeki insanlar tarafından daha çok desteklenmesi gerekiyor. Bu bizim için küçük bir iş ama yine de paylaşımcılığımızı yansıtmaktadır. Geçtiğimiz nisan ayında Boğaziçi Üniversitesi ile güneş enerjili araba projesiyle ilgili sponsorluk görüşmelerimiz oldu. Aynı zamanda Sabancı Üniversitesi ile ortak projeler için görüştük. Biz ayrıca eğitim desteği vererek çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de yer almak istiyoruz.

Bunu Paylaşın