Kuzey Kutbu’nda deniz trafiği

MDN İstanbul

Küresel ısınma sonucu Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesi bir çoğumuz için ekolojik açıdan bir çevre faciası olarak nitelendirilmekte ise de bu erimenin sonucunda Kuzey Kutbu’nun daha geniş bir sahasının yıl içinde daha uzun bir süre deniz trafiğine açılabileceği gerçeği de bölgeye ciddi bir canlılık getirecektir. Her geçen yıl Rusya’nın Kuzey Sahilleri’ndeki deniz trafiğine açık olan süre artmakta ve Avrupa Limanları ile Doğu Asya limanları arasındaki mesafe gittikçe kısalmaktadır.
Kuzey Kutbu buzulları Eylül 2012’de rekor düzeyde düşük seviyelere ulaştı, bazı bilim adamlarının tezlerine göre 2040 yılına gelindiğinde bölgede yazlar buzulsuz geçecek. 2012’de Kuzey Kutbu 6 ay kadar deniz trafiğine açıktı ve kasım ayına kadar bölgede seyreden LNG gemilerine rastlandı.  Uzmanlar önümüzdeki 8 yıl zarfında Kuzey Kutbu deniz trafiğinde 30 mislilik bir artış öngörmekte ve 2030’da Avrupa/Asya arasındaki deniz trafiğinin yüzde 30‘unun bu bölgeden geçeceğini tahmin etmekteler. Kuzey Kutbu’nda, bu yıl 1,5 milyon ton olması beklenen deniz taşımacılığı hacminin 2021’de 40 milyon tonu bulacağı söylenip yazılmaktadır. Bölgedeki Konteyner taşımacılığı 2030’da 1.4 milyon teu ve 2050’de 2.5 milyon teu’yu bulacaktır, bu sayı bölgede çalışabilecek konteyner gemilerinin büyüklüklerini düşünecek olursak 850 transit demektir (tek yönlü).
Bölgedeki deniz trafiğini daha cazip hale getirebilmek için Rusya bu yıl draft kısıtlamalarında esneklik getirerek 100 bin dwt’ye kadar olan gemilerin geçişlerine müsaade etti ve buz klası olmayan gemilerin de geçişine 2 ay süreyle izin verildi. Başta Rusya olmak üzere bölge ülkeleri deniz trafiğinin çoğalması için çaba sarfediyorlar ancak zamanla artacak olan, Balıkçı, Cruise, Askeri, Tanker, LNG, LPG, Römorkör ve barj hareketleri yöre denizlerindeki can ve mal güvenliği açısından ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Sorunsuz büyüme doğanın karakterine aykırı olduğundan bu bölgede de trafik yoğunlaştıkça deniz kazaları ve çevre kirliliği gibi sorunlar da artacaktır.
Likid taşımacılığının büyük bir kısmının double hull tankerler ile yapılmasına rağmen Kuzey Kutbu’nun doğu limanlarından Sibirya içlerine doğru yapılan akaryakıt taşımacılığı hâlâ eski ve double bottom’ı olmayan tankerler ile yapılmaktadır. Bu da herhangi bir kaza sonunda ciddi bir petrol sızıntısı ve deniz kirliliği riski oluşturmaktadır. Yüzen tehlikelerin yanı sıra yumuşayan iklim şartları bölgede petrol ve doğal gaz arama çalışmalarını da hızlandıracak olduğundan, kurulacak platformlar da deniz ve çevrenin ekolojik yapısı için ciddi riskler oluşturacaklardır.
Ticaretin artması ile doğabilecek bu riskler bir yerde normaldir ancak bölgenin trafiğe düzenli bir şekilde açılabilmesi için gereken önemli bir husus var ki bu husus hiçbir zaman göz ardı edilmemeli. Şu anda bölgenin büyük bir kısmı buzullar ile kaplı olduğundan, yöreye ait deniz haritaları, derinlik bilgileri, denizcilere yayınlanan notaların çoğu güncelliğini yitirmiş ve/veya doğrulukları hakkında ciddi şüpheler olan belgelerdir. Kuzey Kutbu’nun haritalanmış bölgelerinin son survey çalışmaları 1800’lerde kalmıştır. 1960’dan bu yana Alaska’nın Kuzey ve Batı sahillerinin büyük bir kısmında harita çalışması yapılmamaktadır. Sonuç olarak bölgedeki deniz haritalarına olan güven çok alt düzeylerdedir.
Bazılarımızın ömrü 2030’ları veya 2050’leri görmeye yetmeyebilir ama Kuzey Kutbu’ndaki gelişmeler her geçen yıl gözle görülebilecek şekilde ilerleyeceğinden hepimiz bu gelişmelere yakinen şahit olacağız, kim bilir belki de Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesi denizciliğin içinde bulunduğu krizden çıkmasına yardımcı dahi olabilir.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın