Euro mu, yoksa dolar mı?

MDN İstanbul

Küresel kriz nedeniyle ekonomilerindeki sorunları aşmak için canla başla mücadele eden ülkeler uluslararası rekabette avantaj sağlamak için para birimlerini zayıflatarak ihracatlarını bu yolla artırmayı hedefliyorlar. Başta ABD ve Almanya olmak üzere Japonya, İsviçre hatta Türkiye gibi birçok ülke de amansız savaşta saflarını belirlemiş durumda. Bu savaşın seyrini belirleyen en önemli parite ise hiç kuşkusuz euro/dolar paritesi. Euro/ dolar paritesinin seyri ne olacak ve ekonomiye nasıl yön verecek? Euro/dolar paritesi şubat ayı başındaki 1.37 seviyelerinden 1 ay içinde 1.28 seviyelerine kadar geriledi. Bu değişim o kadar ciddi bir değişim ki, gelişmekte olan birçok ülke ciddi şekilde bu gelişmeden etkileniyor. Almanya Başbakanı Merkel 1.30-1.40 seviyeleri bizim için kabul edilebilir derken, birçok Avrupalı siyasi piyasaya verdiği ince mesajlarla adeta euro/dolar paritesinin ayarını belirliyor. Yeniden “Euro mu dolar mı?” sorusuna dönecek olursak, kısa vadede ibre Euro’dan yana. Hem Avrupalı siyasilerden gelen mesajlar hem de gerek Avrupa Merkez Bankası’nın ve ABD Merkez Bankası FED’in politikaları önümüzdeki 2-3 aylık periyotta euro/dolar paritesinin yeniden 1.35-1.40 bandına geleceğine işaret ediyor.

Uzun vadede dolar Euro’yu yener
Buna karşı uzun vadede doların euro karşısında yeniden güçleneceği ise kaçınılmaz görünüyor. Hem ABD’den gelen ekonomik verilerdeki olumlu işaretler hem de FED temsilcilerinden gelen, şimdilik parasal genişleme devam etse de önümüzdeki dönemde yavaş yavaş bunun sona ereceğine yönelik verilen ‘alt mesajlar’ doların yeniden değerleneceğini gösteriyor. Peki bu yorumlar ışığında, euro ve dolara yön veren ABD ve Avrupa’nın ekonomik göstergelerinde durum ne?
Dilerseniz önce Avrupa’ya göz atalım. Son dönemde Avrupa’nın en büyük 3.ekonomisi olan İtalya’da yaşanan seçimler piyasaların gündemini oluşturuyor. İtalya’da seçim sonuçları, hükümetin kurulması yönündeki belirsizliği artırırken, kamu borcunun ekonomiye oranı yüzde 126’yı aşan ülkede kemer sıkma önlemlerine ve yolsuzluk skandallarına karşı tepki oylarının tahmin edilen seviyenin üzerinde olduğunun göstergesi oldu.
Kriz kahini lakaplı New York Üniversitesi ekonomi profesörü Nouriel Roubini, Avrupa tarafında geçtiğimiz İtalya seçimlerinin oyunu değiştirici bir gelişme olduğuna dikkat çekti ve halkın tasarruf önlemlerine başkaldırısı olarak değerlendirdi. Kahin, seçimler sonrasında, başta Avrupa’da Almanya’nın en büyük savunucu olduğu kemer sıkmanın geri tepmesi ekonomi için en büyük risk olduğunu belirtti.
Sorunlu ekonomilerdeki kemer sıkma yorgunluğunun, kurtarma yorgunluğu ile çatıştığına vurgu yapan Roubini, İtalya’nın siyasi ortamının Euro Bölgesi için ‘tsunami’ riski barındırdığına işaret ederek, “İtalya’da siyasi fırtına başladı. Seçimlerden çıkan sonuçlar halkın büyük çoğunluğunun kemer sıkma politikalarına karşı olduğunu gösterdi. Bu durum Portekiz’de de geçerli. Lizbon’da da halk kemer sıkma politikalarına karşı her gün ayaklanıyor. İspanya ve Yunanistan’da işsizlik oranı yüzde 25’in üzerinde ve işsizlerin yarısından fazlası genç ve asi” diyor.
Avrupa’da kısa vadede gelişmeler olumlu olsa da uzun vadede sıkıntıların süreceği aşikârken, ABD’den gelen bazı ekonomik veriler umut ışığı olmaya devam ediyor. Zaten ABD Borsalarının tarihinin en yüksek seviyelerine çıkması da bu olumlu verilere dayandırılıyor.  FED Başkanı Ben Bernanke, uygulanan tahvil alım programının uzun vadeli faiz oranlarını düşük tutarak ekonomiye katkı sağladığını ve düşük faiz oranlarının sürdürülebilir olması gerektiğini açıkladı. Öte yandan krizin ana çıkış noktası olan ABD konut sektörüne dair olumlu veriler gelmeye devam ediyor. Case-Shiller 20 endeksi aralık ayında konut fiyatlarının en büyük 20 eyalette konut stoklarındaki azalma ile birlikte bir önceki yıla göre yüzde 6.8 arttığına (Temmuz 2006’dan bu yana en hızlı yıllık artış) işaret ediyor. Ayrıca bir diğer konut verisi olan Yeni Konut Satışları da beklentilerin üzerinde açıklandı.
Ocak ayında 381 bin adet olarak açıklanması beklenen yıllık satış adedi yüzde 15.6’lık bir sıçrama ile 437 bin adet ile son 4.5 yılın en yüksek satış adedine yükseldi. Bir diğer yandan ABD’de istihdamda toparlanma da sürüyor. ABD’de 24 Şubat ile son bulan haftada işsizlik maaşı başvuruları 22 bin kişilik azalış kaydederek 360 adet olan beklentilerin altında 344 bin adet olarak açıklandı. İşsizlik maaşından yararlanan kişi sayısı ise 91 bin adetlik bir düşüş ile 3.07 milyona gerileyerek Haziran 2008’den bu yana en düşük oranı işaret ediyor. Bütün bu toparlanmaların yanı sıra FED’in 1-2 yıllık vadede parasal genişlemeye son vereceği işareti doların değer kazanacağına işaret ediyor.

Bunu Paylaşın