“Belden aşağı vurmayalım, ayıp olur!”

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com
Bu seçimi ‘normal şartlar’da iletişim becerisi, kişilik vasıfları ve elbette sektörel referansları güçlü olan kazanır.
İletişim; kişilerin, kurumların hatta devletlerin amaçlarına ulaşmalarında en etkili araçlardandır. Bilgiye ulaşmak, sahip olunan bilgiyi doğru ve etkili bir dille paylaşmak, bu paylaşımda daha geniş kitlelere ulaşmak için farklı medya araçlarından istifade etmek, kişilerin ve kurumların iletişim kurma yeteğine bağlıdır.
Toplumdan herhangi bir sebeple beklentisi olan kurumlar ve kişiler, her bir birey ile etkili bir iletişim geliştirmelidir. Ortak amaçlar ve faydalar için işbirliği içinde olmalıdır. Aynı şekilde şeffaf, hesap verebilir, etkili yönetim konusunda erişilebilir ve güven verici olmalıdır. Bu değerler ikili ve çoklu ilişkilerde sürekli geliştirilmelidir.
Medya ise, bu bilginin paylaşılmasında hayati önem taşımaktadır. Gücü yadsınamaz! Bilginin paylaşılması, daha geniş kitlelere yayılması ve kamuoyu oluşturulmasında en önemli araç olup hem halkın yönetimin performansı hakkında bilgi sahibi olmasında hem de kamu hizmetlerine bakışı konusunda bilgi sağlamada beklenti içinde olan kişilerin kısacası her iki tarafın temel yardımcısıdır. Sivil toplum kuruluşları, üyeler ve hatta parlamento ile kurulacak etkili bir iletişim ile hedefe ulaşmada kişi veya kurumların etkinliği büyük oranda artacaktır.
Bu anlattıklarımı DTO yönetimi kendi yöntemleri ile bu güne kadar yaptı. Ama eksikti, ama tamdı. Kimse yapmadı diyemez. O zaman takip etseydiniz, neredeydiniz demek gerekir. Ama etkin mi yaptı, o tartışılır. Kendine ve bilgisine güvenen kişiler tarafından eleştirildiler de… Unutmadıklarım; Altan Köseoğlu, Mahmut Aydın, Hüseyin Yangın, Mustafa Muhtaroğlu ve Levent Akson. Kendi usluplarıyla yönetime karşı eleştirileriyle bende etki bırakan kişilerdir. Yönetimin, bankalarla, finans kurumlarıyla, STK’larla, üniversitelerle, hükümet yetkilileri hatta her bir bakan ile gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılan temasların bir çoğunda bulundum ya da faaliyet raporlarından okudum ya da Metin Başkan’ın sunumlarında gördüm. Metin Başkan bu göreve ilk geldiğinde saçları daha gürdü, bence hâlâ genç olmasına karşın fiziksel olarak bu görev onu oldukça değiştirdi. İlk dönem sektörün parlak olduğu dönemdi, sonrası oldukça sert bir kışa denk geldi. Demem o ki, kişisel hataları elbette olmuştur ama hiç çalışmadı demek haksızlık olur. Bir de oldukça çabalamalarına rağmen hükümet tarafından çok etkili sonuç alamadılar. Bunu onlara mal etmek yerine biraz nedenlerini araştırmak yerinde olacaktır.
Deniz Ticaret Odası adayı olan Kaptan Salih Zeki Çakır’ın iletişim kurma becerisi; kişilerle doğrudan veya dolaylı olarak, ihtiyaç duyulan bilgiyi tespit edip doğru zamanda iletmede, oldukça başarılı olmuşa benziyor. Basının gücünü etkili bir şekilde kullanıyor. İletişim teknolojileri ile her sabah tüm sektör mensupları Anadolu Ajansı gibi onun mesajları ile güne başlıyor. Bravo, bizlerin onu düşünmesini sağlıyor! İkili ilişkilerde alçakgönüllü, samimi ve içten tavırları ise bugüne kadar mevcut yönetimler tarafından; değer görmediğini, varlıklarının hatırlanmadığını, yönetimin ve meclisin ilgisizliğine maruz kaldıklarını, bir sebepten uzlaşamamış, ötekileştirilmiş veya küstürülmüş olduklarını söyleyen kişilerden oldukça takdir görüyor. Ancak en merak edilen konu Salih Kaptan’ın yanındaki ekibinin kimlerden oluştuğu. Bu başarısı Başkan koltuğuna oturmasında oldukça önemli bir etken. DTO’ya küsse de Salih Kaptan’ın “siyasi bir rolü olduğu algısı” ona karşı şüphe ile bakılmasına da neden oluyor. Genel beklenti Oda siyasileşmemeli. Kendisine bu soruyu ilk röportajımda ve sonrasında tekrar tekrar sordum: “Stratejik nedenlerle destekleyen arkadaşlarımın konumunu da düşününce henüz erken buluyorum, zamanı gelince açıklayacağım” dedi. Bu durum bana yönetimde yer alacak kişilerin şu an çifte rol üstlendiği yönünde bir strateji gibi geliyor. Ancak anladığım o ki bu üstlenilen gizli rollerin herkes farkında!  Salih Kaptan’ın bu ilk deneyimi olduğu için tüm söylenenleri ince eleyip sık dokuduğu, her söyleme değer verdiği kesin. Ahkam kesmiyor, kendi sazını çalmıyor. Bu yönü aslında hem sempati topluyor hem imajını olumsuz etkiliyor. Bizim yurdum insanı hem alçakgönüllülük arar ama mesele liderlikse hem sert hem güçlü dediğim dedik bir karakter ister.

Sektör ne düşünüyor?
Mevcut yönetime yakın olup bireysel ilişkilere sahip olmalarına rağmen DTO yönetim kadrolarının en alttan üst mercilere kadar iyi çalışmadıklarını, üyelerinin dilek, şikayet ve ihtiyaçlarına gerektiği gibi cevap verilmediğini düşünen bir kesim bence haklı. Oda çözüm yaratan olmalı.
Bir kesim Oda’ya yakın olmasına rağmen “2K’lar yönetimden artık çekilsin, DTO daha sağlıklı çalışmalı” diyor. Bir kesimse “DTO siyasileşmemeli AKP’nin veya bir cemaatin gölgesinde olmamalı, buna hiç ihtiyacı yok” diyor. Kimisi “Metin Başkan bu kadar güçlü, bu işlere ne diye giriyor, deli olmalı, kendi şirketine zaman harcasın” derken, “Çakır zorlar ama seçimi Kalkavan kazanır,” ya da “Bilgisi, eğitimi, vizyonuyla iş deneyimi ve mevcut tecrübesiyle, bu koltuk Metin Başkan’a yakışır, Salih Kaptan iyi niyetli ama o karizma yok, bizi temsil edecek liderlik vasıflarından yoksun” diyenler de çok. Demokratik ve adil bir seçim olmalı sesleri ise her kesimin ortak paydası olarak yükseliyor.
Salih Kaptan bu yarışta bir yol aldığı için, seçim tarihinin 3 ay uzatılmasının, adaylığı Anayasa Mahkemesi kararına bağlı olduğundan seçim yarışına geç katılan Metin Kalkavan’a avantaj sağladığı düşüncesindeyim. Çünkü ikili görüşmeler ve ikna turlarında gerek STK’larla gerek sektör yetkilileriyle görüşmek için yeteri kadar zaman kazanmış oldu.

3. aday çıkar mı?
Aynı avantaj, yeni bir adayın da seçim yarışına katılmasına kapı aralamış olabilir, bunu da bir kenara not edelim lütfen.
Şu ana kadar Metin Başkan tarafından hiçbir açıklama veya bir seçim programı sunulmadı. Gelecek şubat meclis toplantısında etkili bir sunum yaparak seçim ile ilgili programını sunacağı kanısındayım. Ancak her ay meclise düzenli giden, hükümet yetkilileri veya uluslararası arenada kurulan temasları yıllardır izleyen, bir sektör ve DTO üyesi olarak mevcut yönetimin bir şey yapmadığını söylemek hem haksızlık hem sorumsuzluk. Eğer yapılmıyorsa bugüne kadar neden hesap sorulmadı. Kişi kendi menfati söz konusu olunca bir duruyor(!) Oda meclisini ve yönetimini çalıştıranlar yine o sektörün üyeleridir. Kamu kurumları atalet içine düşebilir. Ama bu konuda yönetimi uyarmak yine üyelerin görevidir. Meclis toplantılarında görüş farklılıkları veya çatışmaların çıkması demokrasinin bir nimetidir. Oda da bir muhalefet olmadığı için bir rehavete kapılmış olabilir. Şimdi bu seçimlerle bunun ortadan kalkacağına inanıyorum. Hep beraber göreceğiz.
Ancak, bir hedefe ulaşırken “her yol mubah” anlayışı, temsil edilecek üyelere ve onları hâlâ temsil eden kuruma ve yönetime saygısızlık olur ki, hangi kesimden olursa olsun herkesin kırmızı çizgisi: “Belden aşağı vurmayalım, ayıp olur, yakışık almaz!” şeklinde. Ama bir Karadenizli olarak denizcilerin büyük bir çoğunluğunun da Doğu Karadenizli olduğunu düşündüğümde ben daha da dikkat (!) diyorum. Karakteristik özellikleri, geleneklerine bağlılığı, değer yargıları çok nettir, bam teline bastığında kabul etmez, taşar.
Doğrusu, sağduyulu olup şahsi hırslara kapılmayan, sektörün tamamını kucaklayan anlayış, ayakta alkışlanacak. Bu anlayışa ve beklentiye uyan ilk sınavı geçecektir.
Unutulmaması gereken şudur ki, ünvanlar ve makamlar gelip geçicidir. Adaylara oy verenlerin de vermeyenlerin de DTO tarafında temsil edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bunu en iyi Başkanlık yapmış olanlar bilir. En önemlisi denizcilik sektörünün içinde bulunduğu global krizin yarattığı stres ve baskıyı da düşününce tansiyonları yükseltmenin kimseye faydası yoktur. Herkes yeterince yorgun!
Sektörün üyelerinin yarattığı rüzgâr bugüne kadar bilerek veya bilmeyerek yapılan hataların telafisini istemektedir. “Değişim iyi olacak” diyenlerin sayısı yadsınamayacak kadar çok, bu nedenle her iki aday bu beklentileri iyi analiz ederek yaklaşım göstermelidir. İki adayın mensupları da bu değişimi yaratırsa başarılı olacaktır.
Her iki adaya da bu seçim yarışında başarılar diliyorum.
Yeşim Yeliz Egeli

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com