Kara bulutlar mı, güneşli günler mi…

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Bir yılı daha geride bıraktık ve denizcilik sektöründe gelişmeden söz edemiyoruz. Borçlanma ve nakit akışına göz attığımızda 2012’de işlerin pek de iyi gitmediği söylenebilir. Ve geleceğe dönük hesaplamalar, tahminler; kasvetli havanın bir süre daha devam edeceği yönünde…

Biliyorum, hatta eminim “Yeter artık, bu 2008 sendromu da sıktı…” diyeceksiniz. Ne var ki 2008 gerçekten dünya ekonomisinde milat oldu, tarihe geçti ve bir bakıma öyle veya böyle etkileri hala görülüyor. Şimdi gelelim konumuza… Elimizdeki verilere göre, yeni inşa siparişlerinin 2008’dekilerin çok altında olduğu görülüyor… Ancak, 2014’ün sonlarına doğru; dikkatinizi çekerim 2013 için bir iyimserlik yok; sıvı ve dökme yük filosunun yüzde 15-20 oranında kapasite artışı sağlaması bekleniyor. Yine gelecek yıla dönük olarak, bazı danışman kuruluşlara göre, 7 bin teu ve üzeri yeni inşa konteyner gemilerinin oluşturacağı yüzde 60’lık kapasite artışı bekleniyor.

Her şey talebe bağlı
Yeni inşa edilen gemilerin gerek yüksek hacimleri gerekse son teknoloji ile yakıt sarfiyatlarını düşürme arzusu, 2008 krizinden beridir gündemde. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var… Eğer yeni inşa talebini tetikleyen birincil faktör yakıt maliyetleri ise, konteyner trafiğine yönelik pazar şartları ister istemez ikinci plana itilmiş demektir. Yani konteyner pazarının durumu göz ardı edilmiş ve gemilere olan talep hesaplanmamış demektir. Peki, yeni gemilere ya da onların ikame edeceği eski gemilere olan talepte azalma olursa haller nice olur?
Böyle bir durum, deyim yerinde ise tam anlamıyla felaket olabilir. Tüm yeni inşaların çoğunun dış finansmanlarla yapıldığı göz önünde tutulursa, sektörün tek derdi atıl kapasite olmayacaktır. Hem gereksiz hem de fazla borçlanma oluşacaktır, ki bankaların sermaye problemleri yaşadığı bu dönemde taşıyıcı firmaların borçlarını yeniden yapılandırmak istemesi halinde yaşanacak güçlükler, firmaların geleceğe dönük yatırımlar da yapamamalarına yol açacaktır.

Kime güveneceğiz…
Analiste mi falcıya mı?
Yeri gelmişken biraz makroekonomik verileri ve yapılan tahminleri hatırlayalım… 2011 yılında IMF; AB ekonomisinin 2012’de yüzde 2,1 oranında büyüyeceğini öngörmüştü. Ne oldu peki? Elimizde henüz kesin rakamlar olmamakla birlikte, AB ekonomisinin geçen yıl yaklaşık yüzde 0,2 daraldığını biliyoruz. Görüldüğü gibi makroekonomik tahminlerin yapılamadığı bir ortamda, küresel konteyner hareketleri üzerinde tahminlerde bulunmanın kolay olduğunu söylemek yalan olacaktır. Kısacası, 2008 krizinden bu yana küresel konteyner hareketlerini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyleyebiliriz. Bunun basit bir nedeni var. 2008 öncesinde birçok ekonomik veri pozitifti, dolayısıyla analiz yapmak daha kolaydı. Günümüzde ise birçok veri negatif olduğu gibi, AB ve ABD’de derinleşen ekonomik durağanlık, Çin’in büyüme oranlarını revize etmesi iyimser analizler yapmayı daha da güç hale getirdi. Bunu verilere dayanarak söylüyoruz. 2008’e göre 2009 yılında yüzde 11 oranında düşen küresel konteyner hareketi, 2010’da yüzde 12 daha gerilemiş, 2011’de ise geçmişi dengeleyemeyecek de olsa yaklaşık yüzde 7,5 artarak 560 milyon teu’ları geçmiştir. Netice itibarıyla 2000’li yılların başındaki yüzde 10/yıl artış oranlarını beklemek bir hayaldir artık.
Peki, “Beklentiler giderek neden azalıyor?” derseniz, kanımca başlıca iki neden var. İlki; küresel ekonomideki büyümeye yönelik olumsuz beklentiler ve özellikle Avrupa’daki durağan ekonomi. Diğeriyse; konteyner endüstrisinin olgunlaşması, yani konteynerleşme sürecinin son evresinde olunması. Bu noktada “Çubuk çelik, boru ya da kereste gibi ürünlerin konteynerleşme süreci devam ediyor” denilebilir, ama dönüşüme konu yük yelpazesinin her geçen yıl daha da daraldığını hatırlatmak isterim.
Drewry’nin tahminlerine göre; küresel konteyner hareketi 2012’de yüzde 4,8, 2013’de de yüzde 5,3 oranında yükselecek. Boston Consulting Group (BCG)’nin tahminleri biraz daha iyimser… 2013 sonrası için ortalama yüzde 7/yıl artış bekliyorlar. Ne var ki küresel beklentiler bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor, yani total bir tahmin her yerde geçerli değil. Bu konuda Drewry daha gerçekçi tahminler yapıyor. Ona göre önümüzdeki yıllarda gelişmiş ekonomiler yüzde 1-1,5/yıl, gelişmekte olan ekonomiler ise, yüzde 6-7/yıl oranında artış sağlayacak.
   
Konteyner terminalleri
için zor sınav…
Yazımın başında, yüksek hacimli konteyner gemi inşaları ile küresel taşıma kapasitesinde artış olacağının tahmin edildiğini söylemiştim. Her ne kadar inşa edilen 7 bin teu üzeri, bilhassa 16 bin teu ve üzeri gemiler terminaller için zor bir sınav olacaksa da limanların taşıyıcılara göre daha rahat olduğu söylenebilir. Gemi hacimlerindeki gelişmeyi dikkate alan Kuzey Avrupa limanları, daha şimdiden 24 sıralı vinç siparişlerini verdiler. Burada gemi başına artacak konteyner hareketine yönelik otomasyon vb. gibi üretkenlik artırıcı tedbirler üzerinde çalışmaların devam ettiğini de söylemek isterim. Fazla detaya girmeden ifade etmek isterim ki, geleceğe dönük en önemli yatırımın insan kaynaklarına olacağı kanısındayım.
Özetle; konteyner hareketine yönelik artış beklentileri geçmiş yıllara nazaran epey kan kaybetti. Eğer beklentiler, inşa edilen gemilere olan talebi tetikleyecek ölçüde olmaz ise, atıl kapasite yanında gereksiz borçlanma birlikte tecrübe edilecektir. Taşıyıcı firmalar için durumun biraz kritik gözüktüğü söylenebilirse de; limanlar açısından bakıldığında yüzde 5-7/yıl aralığındaki hacimsel artış mevcut kârlılıkların devamı için yeşil ışık yakmaktadır. Henüz başında olduğumuz 2013 ve de önümüzdeki yılların konteyner taşımacılığı için pozitif gelişmelere sahne olmasını diliyorum…
Gökhan Esin

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com