2010’u ayakta geçirmek

MDN İstanbul


2010 yılının ilk ayını geride bıraktık. Hala bir bilinmezlik, hala bir keşmekeş. Hükümet kanalına baktığımızda gereken yapılmakta. Sektöre baktığımızda ise bir tereddüt hakim. Kimse 2010’dan ümitli değil. Tek düşünce 2010’u ayakta geçirmek. Sizler için sektörün ileri gelenlerine “2010 yılında neler öne çıkacak?” “Nelere dikkat etmemiz gerekecek?”, “2010 yılından neler beklememeliyiz?” sorularını yönelttik


Binali Yıldırım

T.C. Ulaştırma Bakanı

Gerekeni yapıyoruz
Denizcilik sektörü 2010’da hükümetten ne beklememeli?
Denizcilik sektörü mevcut şartlarda çalışmalarına devam edecek. Onların bir şey beklemesine gerek yok, biz gerekeni yapıyoruz zaten. Hükümet olarak konular ne ise ilgileniyoruz, gereğini de yapıyoruz.

Serdar Pazı
Ata Portföy A.Ş.
Çin dolar rezervinde hassas

Beklentilerin çok üzerinde iyimser bir seyrin yaşandığı 2009 yılından sonra finansal piyasalarda görülen toparlanmanın reel ekonomiye de yansımasının umulduğu yeni bir yıla girdik. Amerika Merkez Bankası FED, ekonomi istihdam yaratmaya başlayana kadar faizleri tarihi düşük seviyelerde tutacağını dile getirdiği için, düşük faiz ortamının sermaye piyasalarını desteklemesi beklenmekte. Dış ticaret açığı problemini para biriminin değer kaybetmesi ile kısmen çözen ABD, ekonomiye sağladığı teşvikleri yüksek borçlanma ile finanse etmek zorunda olduğu için para arzını arttırmaya devam etmek zorunda. Diğer taraftan dolara alternatif olarak görülen euro ise başta Yunanistan ve Portekiz gibi birliğe üye ülkelerin ekonomilerinin kötü durumda olması ile dış ticaret fazlası olan Almanya ve Fransa’ya rağmen olumsuz bir tablo çiziyor. Euro/Dolar paritesinde 2010 yılı içerisinde 1.25-1.30 seviyeleri görülebilir. Uzak Doğu’ya geldiğimizde ise 2009 yılında dünya ekonomilerinin daha büyük bir resesyona girmesine engel olan ve hâlâ yüzde 10 üzerinde büyüme sergileyen Çin, elindeki dolar rezervinin değeri konusunda hassas. Dünya ticaretinde giderek artan bir öneme sahip olan ve Hindistan ile beraber artan iç talep doğrultusunda emtia fiyatlarında sert yükselişe neden olan Çin, kendi para biriminde yine sınırlı değer artışına izin verecektir görüşündeyiz. Petrol fiyatları için hata payı yüksek olmakla birlikte 70-80 dolar gibi bir bant aralığı dahilinde seyir öngörülmekte, zira ekonomilerdeki toparlanma beklentilerine karşın rafine kullanım kapasiteleri ortalamaların altında ve stok verileri yüksek seyretmekte. Gerek FED gerekse Çin Merkez Bankası’nın yılın ikinci yarısında faiz artırımlarına başlaması beklenirken, bu durum TL gibi yüksek faiz ödeyen para birimlerini zor durumda bırakabilir. Bu durumda yaz aylarına kadar 1.35-1.40 seviyelerine gerileyen ve sonbahar ile birlikte tekrar 1.55-1.60 seviyelerine hareketlenen bir kur beklenebilir.

Vedat Mungan
Finansbank
Yavaş toparlanma beklememeliyiz

2010 yılında azınlık, stratejik ve ortaklık yatırımları artacak olup bu işlemlerde özsermaye oranındaki artışın ve operasyona odaklı daha küçük anlaşmalar, şirket evlilikleri ve satın alma faaliyetlerinin ön planda yer alacağı kanaatindeyiz. Bankacılık sektöründeki kıpırdanmaya bakarak, 2010 yılının 2009’dan daha iyi geçeceğine inanıyoruz. Bu çerçevede, bu yıl ekonomideki gelişmelere destek vermekte iştahlı güçlü bir bankacılık sektörünün varlığı, beklenen toparlanmayı hızlandırabilecektir. Başta enerji sektöründeki yatırımlar olmak üzere, özelleştirmelerinde finansmanı için büyük montanlı, uzun vadeli taahhütlere girmesi beklenen bankaların değerlendirme sürecinde dikkat edeceği hususlar arasında, kriz yönetiminde başarılı, kur ve vade riskini kontrol edebilen ve yönetebilen sponsorların varlığı, finanse edilecek yatırımların verimli olması ve düzenli nakit akımı yaratabilme kapasiteleri ve güçlü teminat yapıları ile birlikte sağlıklı modellerin kurgulanabilmesi bulunacaktır. 2010’da sanıldığı kadar yavaş bir toparlanma beklememeliyiz. 2008 yılındaki büyüme rakamlarının yakalanması beklenilmese de MB’nin ana senaryosunda öngörülen yavaş ve kademeli bir toparlanma yerine, son açıklanan GSYH ve sanayi üretimi rakamlarının da işaret ettiği üzere, büyüme momentumu %4.1’lik bir büyümenin gerçekleşebileceğinin işaretlerini vermektedir. 2008 yılında 1,7 trilyon dolar olan uzun vadeli doğrudan yatırımların “UDY”, 2009’da 1,2 trilyon doların altında olacağı tahmin ediliyor.
İyileşmenin 2010 yılında yavaş gerçekleşmesi ve girişlerin 1,4 trilyon doların üzerine çıkmaması, ancak 2011 yılında hız kazanarak 1,8 trilyon dolara yaklaşması daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Bu nedenle 2010 yılında UDY’larının 2009 seviyelerinin üstünde olması beklenmemektedır.

Prof. Dr. Oral Erdoğan
Bilgi Üniversitesi
Herkes için iyi olmayacak

Global ekonomide topyekün, tüm şirketler için ve tüm bireyler için hızlı bir düzelme beklememeliyiz. Beklenmemesi gereken iyileşmenin kısmen gerçekleşecek olması nedeniyle, herkes için bir iyileşme olmayacağıdır. Hatta bazı kesimler için iyileşmeyi bırakın kötüleşme dahi mümkün olacak. Her sektörde de olabilir, bazı sektörlerde topyekün de olabilir. Global anlamda genel olarak beklenti “2009’u bu şekilde atlattıktan sonra 2010’da artık düzelme iyice beklenmektedir.” şeklindeydi. 2010’da düzelme genel olarak beklenmektedir ancak bu herkesi kapsamayacaktır. Herkes beklememelidir. Herkes kendisi için aynı iyileşmeyi göremeyebilecektir. Buradan hareketle her bir şirketin ya da firmanın önümüzdeki günlerde geçmişten daha farklı bir rekabet düzeniyle karşılaşmasından dolayı, dünyada rekabet yapısının değişmesinden dolayı beklemedikleri şekilde sorunlarla da karşılaşacaklar. Global anlamda iyileşme gibi zannedilen şey aslında yine Amerika kaynaklı. Amerika kendi mali düzeninde bazı sorunları kabaca çözdü. Mali sisteminde çözmediği sorunları da var. Bunlardan birisi bankacılık kesimi başta olmak üzere finans sisteminin içinde aşırı kazanç elde edimi sürmektedir. Bu aşırı kazanç elde edenlerden bir kısmının önümüzdeki dönemde aynı kârlılıklarını sürdürmeyeceğini bekliyorum. O yüzden de bu mali kesimin kaybedenleri Amerika’nın, dünyada da bazı sistemik risk unsurlarına sebep olacak ve bazı ülkelerde bazı firmaların veya sektörlerin de sonu yaşamasına neden olacaktır. Amerika özellikle Lehman Brothers ve Goldman Sachs olaylarında bir mücadele hatta bir finansal savaş örneği gösterdi. Bu savaşın bitmediği kanaatindeyim. Sadece benim kanaatim değil, ABD Başkanı Obama’nın da son haftadaki çıkışları bunu teyit etti.

Aret Taçcıyan
Omni Ltd.
İyileşme beklememeliyiz

EBAY gibi sanal piyasalar ön plana çıkacak ve gelişecek. İnsanlar ellerindeki şahsi ürünleri bu tür ortamlarda satacaklar ve dükkanlardan alış veriş yerine stress’den sanal ortamda alış verişlere yönelecekler. Obama’dan beklenenlerin gerçekleşmediği görülmeye başlanınca bu tartışmalar ön plana çıkacak ve hesaplaşmalar başlayacak. Teknoloji firmaları ön planda kalmaya devam edecek. Alternatif enerji tartışmaları ve arayışları ön planda kalacak. Harcamalara, sağlığa, dostlukların korunmasına, sevgi ve kardeşliğin devam etmesine dikkat edilmeli. Orta Doğu’da ve Afganistan’da barış beklememeliyiz. Denizcilik sektöründe herhangi bir iyileşme beklememeliyiz. Obama’nın ırkçılık ve ekonomi konusunda herhangi bir iyileşme getirebilmesi gibi mucizeler beklememeliyiz.

Servet Yardımcı
Yardımcı Grup
Mücadele yılı olacak

2010’da beklentiler iyi değil, piyasaların biraz daha kötü olması bekleniyor. Ama 2011’de kesinlikle açılmanın olacağı söz konusu. 2010’da firmalarda zayıflamalar olacak. Düşük fiyatlarla gemiler satılacak, düşük fiyatlarla gemiler bağlanacak. Piyasalar dengelerini biraz bozacak. Zaten şu anda düşük fiyatlarla gemilerin satışı başladı. Bu da genel olarak bütün sektörü etkiliyor. Bütün varlık değerlerinin tekrar ele alınmasını gündeme getiriyor. Teminat sorunları, bankaların durumu, 2010 senesi bu tartışmalarla geçecek, çok dikkatli olmak lazım. Bütün beklentiler 2010’un son çeyreğinde piyasaların açılacağı yönünde. 2010’da açılma beklemiyoruz. Finansal olarak sektörde de açılma beklemiyoruz. Kötü ve  zor geçecek bir dönem. Gayet sancılı olacak. Kesinlikle 2010, 2009’dan daha zor geçecek. İnşallah herkes ayakta kalır. 2010 büyük bir mücadele yılı olacak. 2009 biraz daha rahattı ama şimdi gerçekler ortaya çıkacak.

Ahmet Ağaoğlu
Atlantik Denizcilik
Uyanık olmalı

2010’dan fazla bir düzelme beklemiyorum. Taşımacılık piyasasındaki düzelmeyi, her zaman söylüyorum, 2011’in son çeyreğinde bekliyorum. Ama hiç kimse 2008 mayıs ve  nisan ayındaki piyasalara geri döneceğimizi asla beklemesin. Artık yeni bir dünya kuruldu, yeni bir ekonomik sistem var. Düzelme ne kadar olur diye sorarsanız, taş çatlasın bugünkü kurların maksimum yüzde 20-25 üstü olur. Eğer bunun üzerine çıkarsa arkasından bir kriz daha geliyor demektir. Uyanık olmak lazım. Çin’de inşa halindeki rafinerilerin tamamlanmasından sonra, Çin’in çok ciddi şekilde petrol stoğuna gideceğine ve bunun da hem kimyasal hem de tanker, yani wet market dediğimiz ıslak markette bir canlanma yaratacağına inanıyorum. Ama bu 2010’un sonundan önce olmaz. Yine Çin’in demir cevheri ve kömür ithalatı, kuruyük bulk piyasasını canlı tutacak. Onun ötesinde de fazla birşey beklemiyorum.

Tahir Sarıoğlu
Sarıoğlu Denizcilik
Geçmişe dönüş yok

2010 yılında nelerin öne çıkacağının anlaşılabilmesi için öncesinde nelerin olduğuna bakmak gerekir. Yaklaşık 18 ay önce Amerika mali sektöründe başlayan kriz, dalgalar şeklinde ve küresel bazda tüm sektörlerde etkisini sürdürmüştür. Bunun sonucu; finansman olanakları azalmış, dünya ticaret hacmi düşmüş, Çin dışında büyüme ve istihdam oranlarında azalmalar olmuş ve ekonomi genel bir durgunluk içine girmiştir. Bu sürecin sonunda, 2010 yılı içinde öne çıkması muhtemel ekonomik olaylar kanımızca şöyledir; krizin yarattığı tahribatın onarılması, finans kurumlarının temkinli davranışı sürdürerek kredi musluklarını kısmen açmaları, dünya ticaret hacminde nispi artışlar, bunların sonucu olarak deniz taşımacılığı başta olmak üzere taşımacılık sektöründe özellikle yılın ikinci yarısında hareketlenme.
Yaşanan kriz görünenin ötesinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu açıdan eğrinin 2010 yılında yukarı dönüşü krizin sonlandığı ve 2000’li yılların altın dönemine dönüldüğü anlamı taşımamaktadır. Bu da, büyümeyi hedefleyen işletmelerin büyürken temkinli davranmalarını zorunlu kılmaktadır. Her türlü iyimser bakışa rağmen 2010 yılında 2003-2007 arası dönemde “navlun piyasasındaki altın dönemi” beklememeliyiz. Başta armatörlük olmak üzere gemi ve tersane yatırımlarında, fizibilite çalışmaları ve paranın geri dönüş süresi konusundaki kriz öncesi hesaplarımızı ve alışkanlıklarımızı terk edip yeni döneme uygun daha gerçekçi hesaplar yapmalıyız. Ayrıca bizler denizcilik sektörü deyince daha çok ciddi sermaye yatırımları gerektiren (sermaye yoğun) armatörlük ve tersaneciliği öne çıkartmış durumdayız. Oysaki denizcilik sektörünün böylesi yoğun sermaye yatırımı gerektirmeyen ama bilgi birikimi ve örgütlenme ile yapılabilecek diğer hizmet alanlarına da yoğunlaşmak gerektiğini düşünmekteyim. Ayrıca dünya deniz ticaret filosunu önemli bir istihdam kaynağı olarak değerlendirmek gerekir.

Aygün Özgen
Özgen Boya
Maliyetleri düşük tutmak kolay olmayacak

2010 bütçesi krizden çıkış bütçesi olarak hazırlandı. IMF ile bir düzenleme yapılabileceğini ancak bu düzenlemenin gerçekten ihtiyaç duyulduğunda yapılacağı kanısındayım. 2010 yılında erken seçim beklentim olmamakla birlikte, bunun gerçekleşmesi durumunda IMF anlaşmasının seçimlerden sonraya bırakılacağını düşünüyorum. 2010 yılında enflasyonun yüzde 7 seviyelerine çıkacağı ve FED’in faizleri yılın ilk yarısında sabit tutacağı varsayımı ile TL’nin yılın ilk yarısında dolar karşısında değer kazanacağını, yılın ikinci yarısında doların uluslararası  piyasalarda değerlenmesi ile birlikte değer kaybına uğrayabileceğini düşünüyorum. Yılın ikinci yarısında doların uluslararası piyasalarda güçleneceği varsayımı ile yıl sonu kur beklentim 1.50-1.55 aralığındadır. IMF’siz senaryoda ise yine doların güçlenmesi durumunda yıl sonu kur beklentim 1.60-1.65 seviyesinde olacaktır. Kurun 1.50 seviyelerinin altına inmesi, rekabetçi kur politikalarının izlendiği bir dönemde ihracatı olumsuz etkileyecektir. Kurun denge kurunun altına inmesi durumunda Merkez Bankası’nın da faizleri biraz daha düşürmesi gerekebilecektir. 2010 yılında Türkiye ekonomisi düşük enflasyon, düşük TL faizi, makul bir cari açık ile yeni bir paradigma inşa edecektir. Önemli bir politika hatası yapılmadığı takdirde yüzde 5 büyüme hızı sağlanabilecektir.
Ekonomik krizde en kötünün geride kaldığını ancak fon girişi ile krizden çıkışın hızlı, fon girişi olmaması durumunda ise krizden çıkışın ve düzelmenin kademeli olacağını öngörüyorum. Türkiye’nin bu süreçte güçlü bankacılık sistemi ve kriz nedeniyle ertelenmiş tüketimin kredileri artırarak büyümeye destek vermesiyle birlikte diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha olumlu performans göstermesini bekliyorum. Maliyetleri düşük tutmanın 2010 yılında 2009 yılındaki kadar kolay olmayacağını düşünüyorum. Diğer taraftan düşük faiz oranları ekonomide talepte yavaş yavaş  bir toparlanmayı da beraberinde getirecektir.
Politik istikrarsızlık, emtia fiyatlarında hızlı artışlar, gelişmekte olan ülkelerden büyük çaplı fon çıkışları, dış pazarda Avrupa tarafında gerçekleşen talep artışının azalması, en önemlisi moral ve motivasyonumuzun kırılmaması tabii bu noktada tüm ilişkilerimizde daha hassas, korumacı ve dayanışmacı bir yapı içinde olmalıyız, bunların aksi davranışın içinde olmamalıyız diye düşünüyorum.

Koray Karagöz
MarineLine
2010 yatırım yılı değil

2010 gemi inşa bakımından tamir-bakım-havuz tersanelerinin yılı olacağı kanaatindeyim. Onlar için yıl hareketli geçecek. Ve özellikle 1500-3000 dwt arasında bunker de kullanılabilecek maliyeti düşük, çok sofistike olmayan yeni inşa tankerlerin iş yapabileceği kanaatindeyim. 2009 yılının kriz yılı olduğunu düşünenler, özelikle denizcilik ve gemi inşa sektöründe asıl kriz yılının 2010 olduğunu ne yazık ki anlayacaklar. Bu durum gemi inşa sektöründen ekmeğini yiyen herkesi çok etkileyecek. Buna göre 2010 yılında özellikle planlamaları ona göre yapmak, ayağını yorganına göre uzatmak çok önemli olacak. 2010 yatırım yılı değil, ayakta kalma yılı olacak. Yatırım yapmadan ayakta da kalmak mümkün mü? O da ayrı bir konu. Yatırım için de teşvik ve destek şart. Gemi inşamızı hep beraber bir yerlere getirdik, sektör olarak deyim yerindeyse tırnaklarımızla kazıdık ve başardık da. Bunun 1-2 yıl içerisinde elimizden kayıp gitmesine izin vermemeliyiz. Bunu sektör-devlet olarak birlikte yapmalıyız.

Mustafa Muhtaroğlu
Enerji Petrol
Maksat iş dönsün

Tüm dünya geçtiğimiz 5 yılda hayal aleminde yaşadı. Bunun sürdürülemeyeceği çok açıktı ve öyle oldu. Şimdi gerçeklerle yaşamayı öğreneceğiz. Herşeyin gerçek değerine oturmasının sancılarını yaşayacağız. Bu sayede daha sağlam ve sürdürülebilir bir dünyamız olacak. Hiç kimse bir kez daha 2007-2008 gibi bir çılgınlığı yönetemezdi ve bu bize çok daha pahalıya mal olurdu. Bu düzeltme ile en azından gerçekçi olmayı öğreneceğiz. Geçtiğimiz beş yılda ne insanın, ne paranın, ne malın, hiçbir şeyin değeri yoktu. Şimdi yaptığımız her şeye, harcadığımız her kuruşa, söylediğimiz her söze, yaptığımız her yatırıma çok çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bizim sektöre ilişkin “ne beklemeyeceğimizi” çok net ve rahat söyleyebiliriz. Kâr beklemeyeceğiz, sıfır kâr. Sadece “iş dönsün” mantığı ile şu anda sıfır marj ile çalışıyoruz. Aldığımız riskleri ve üstlendiğimiz sabit maliyetleri düşününce çok büyük bir yükün altında olduğumuz ve resmen sektörün hammallığını yaptığımızı söyleyebiliriz. Bu dönem şunu bir kez daha kanıtladı, denizcilerin gerçek dostu bunkerciler. Bakın denizcilikteki birçok önemli girdinin, finansın, kredinin arzı kesildi ama biz arz vermeye devam ediyoruz. Hem de hiç kazançsız. Denizci dostlarımızın onlara aşırı maliyetler yüklemeden sürdüren gerçek dostları unutmazlar diye umuyorum. Böylece en azından bir şekilde ‘umut’tan da bahsetmiş oluruz hiç olmazsa.

Akif Tuna
Germanischer Lloyd
Tehlike görünenden büyük

Hepimizin bildiği gibi krizin ilk sinyalleri 2008 yılı son çeyreğinde alınmaya başlanmıştı. O dönemde mevcut olan çok kapsamlı ve yüklü sipariş portföyümüze, özellikle de Uzak Doğu’daki büyük tonajlı konteyner gemisi siparişlerimize güvenerek başlamakta olan krizin bizim için tehdit oluşturmadığı düşüncesindeydik. 2009 yılı ikinci çeyreği başlarında görülen sipariş ertelemeleri ve bunu takip eden sipariş iptalleri tehlikenin sanılandan daha büyük olduğunu göstermişti. Bilindiği gibi dünyanın önde gelen klas kuruluşlarının her birinin belirli gemi tiplerinde diğerlerine göre biraz daha öne çıktığı bir gerçektir. Germanischer Lloyd  için anılan gemi tipi konteyner gemileridir ve hemen hemen dünyada mevcut ve de inşa edilmekte olan her iki konteyner gemisinden biri GL-klasını taşımaktadır. Sipariş ertelemeleri ve de iptalleri takiben çalışmakta olan konteyner gemilerinde görülmeye başlanan ‘Laid-up’lar kurumumuzu bazı radikal kararlar almaya yönlendirmiştir ki bunlardan ilki ‘Noble Denton’ isimli İngiliz orijinli olup uluslararası alanda doğal gaz ve petrol segmentinde ünlü olan 900 çalışanlı şirketi bünyesine katmak olmuştur. 2009 yılı ve ikinci çeyreği sonlarında hiç arzu edilmese de maalesef sınırlı sayıda da olsa personel azaltılmasına da gidilmiştir. Üçüncü adım olarak kurumumuz ‘Garrad Hassan’ isimli yine İngiliz orijinli, yenilenebilir enerji alanında ünlü şirketi satın almıştır. Tüm yukarda anlattıklarımızı özetlemek gerekirse kurum olarak tehlikenin büyüklüğünü zamanında görmüş bulunmaktayız ve de başlangıçtan itibaren 3 yıl sürebileceği düşüncesindeyiz. Anılan firmaları bünyemize katmak suretiyle krizden daha az etkilenen iş sahalarına yönelerek moda deyimle, krizi fırsata çevirmeye çalışmış bulunmaktayız. Diğer klas kuruluşlarından alacağınız bilgilerden onların da benzer yollar denemiş olduklarını göreceksinizdir. Sonuç olarak altını çizmekte yarar vardır ki kriz henüz sona ermemiştir ve 2011 yılı da dahil olmak üzere daha sürecektir.

David Barrow
Lloyd’s Register
2010 önlem yılı

Son 40 senedir armatörler tüm dünyada çalışabilecek ve tüm limanlarda kabul görecek şekilde tasarlanmış gemiler sipariş etmektedirler. Yeni yönetmelikler ve gemi kiralayan ve işletenlerin yeni doğan beklentileri – yönetmeliklerin bölgesel olması gibi – kimse standart bir kuru yük gemisinin veya tankerin dizaynının 5 yıl içinde nerelere geleceğini net olarak söyleyemez. Büyük bir dizel motor veya 3 jeneratörün kullanıldığı günler sayılı olabilir. Alışılmamış itici güç dizaynları ve yeni tekne teknolojileriyle karşı karşıyayız. Bir klas kuruluşu olarak bizim rolümüz, bu güçlükler karşısında sektörü bilgilendirmek ve emniyete teşvik etmektir, yeni teknolojilerin kapasitesi ve güvenilirliği konusunda bilgilendirmektir. Lloyd’s Register “Stratejik Araştırma Birimi” yeni teknolojileri geniş bir yelpazede incelemektedir. Son zamanlarda gemilerde, nükleer itici güç kullanımı konusu tartışılmaktadır. Gerçekçi bir fikirmiş gibi görünmese de sıfır karbon salınımı yaptığı kanıtlanmış olan bu yeni teknolojiye önemli derecede ilgi gösterilmektedir. İstikrar bizim için önemli bir temadır. Ve istikrar bizim için finansal, çevresel ve sosyal birleşim anlamına gelmektedir. Çevre üzerinde etkilerini azaltırken bir yandan da finansal açıdan sağlıklı ve sosyal açıdan da faydalı bir denizcilik sektörüne ihtiyacımız var.

Ergün Nuroğlu
Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği
Gelecek nesli koruyan bir kalkan gerekmektedir

Aşırı üretimin sebep olduğu çevre kirliliği ile uluslararası düzeyde nasıl mücadele edileceğinin planlamaları 2010 yılının en önemli gündem maddesi olacaktır. Terörizmin önlenmesi ve dünya barışının sağlanması da yine bu yılın öne çıkacak konuları arasında yer alacaktır. Ayrıca, az gelişmiş ve fakir ülkelerdeki hayat standartları ve alım gücünün olumlu yönde gelişmesinin sağlanması ve bu şekilde üretimin hedeflenen seviyelerde sürdürülmesini temin etme çabalarına da tanık olacağız.
2010 yılında özellikle dikkat etmemiz gereken husus ise toplum sağlığıdır ve bunun için de eğitimli ve çağdaş insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Artan nüfusun neden olduğu sorunların başında beslenme sorunu gelmektedir. Politik çıkarlar nedeniyle geniş halk kitlelerini besleyebilmek adına üretimine göz yumulan ve yapısında ne olduğu tam olarak bilinmeyen besinlerin halk sağlığına etkileri kısa vadede anlaşılamamaktadır. Bu besinleri tüketmenin sonuçları, buna göz yuman siyasiler siyaset arenasından çekildikten uzun yıllar sonra ortaya çıkacaktır.  İşte bu nedenden ötürü, siyasilerin günlük hırslarına set çekecek, güvenilir bilim adamlarına sokaktaki insanımızın ihtiyacı vardır. Siyaset üstü bir anlayışla geleceğimizin emanetçisi olan bebekleri, gençleri koruyan; kâr odaklı firmaların çok üretip kaliteyi göz ardı etmelerine fırsat vermeyecek bir kalkan gerekmektedir. Bu yıl savaş, terör ve nüfus artışını teşvik eden politikalar ve politikacıların bu yöndeki demeçleri ile karşılaşmamayı beklemeliyiz.


ETİKETLER:
Bunu Paylaşın