Dolar dünyada düşerken içeride yükseliyor

MDN İstanbul

ABD Merkez Bankası (FED), ekonomiye 1 trilyon dolarlık yeni nakit akışı sağlanması kapsamında, 1960’lardan beri ilk defa devlet tahvili almaya başlayacağını açıkladı. Açıklamanın ardından ABD devlet tahvili faizleri düşerken başta avro olmak üzere diğer ülke para birimleri karşısında dolar rekor değer kaybı yaşadı. İç piyasada ise Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ve Türk özel sektör şirketlerinin döviz açık pozisyonları nedeniyle dolar talebini artırması doların Türk lirası karşısında değer kaybetmesini engelledi. Kararın ardından avro/dolar paritesi 1.28 seviyelerinden 1.37 seviyelerinin üzerine çıktı. Avro/dolar paritesindeki bu yükselişin normal koşullarda doları Türk lirası karşısında düşüreceği öne sürülürken, ancak birbiri ardına gelen faiz indirimleri ve özel sektörün açık pozisyonundan dolayı döviz talebini artırması doların düşmesini engellemek bir tarafa lira karşısında değer kazanmaya devam etmesine neden oluyor.

Üç ay içerisinde 1,90’ı görür
Doların Türk lirası karşısında değer kazanmasının bir başka nedeni ise Türkiye’ye döviz girişinin durması. Daha önce ihracat ve sermaye hareketleri yoluyla döviz girişi yaşanan Türkiye pazarına ihracatın dibe vurması ve faizlerdeki düşüşten dolayı Türk lirasının eski cazibesinin kalmamasıyla sıcak para girişinin de durması doların bütün dünyada değer kaybederken Türk lirası karşısında değer kazanmasına neden oluyor. Uzmanlar kurun yönünün yukarı olduğunu belirtirken, bazı uzmanlar doların üç ay içerisinde 1.90 seviyelerine ulaşmasının hayal olmadığını belirtiyorlar. Dolarda yükseliş sürerken avroda Türk lirası karşısında tarihi zirveye ulaştı. FED açıklamasının ardından avro Türk lirası karşısında bir günde yüzde 3 değerlenerek 2.3250 seviyelerine kadar yükseldi. Bono faizleri ise 13.50 seviyelerine kadar gerileyerek son üç yılın en düşük seviyesine indi.

Borçlanma maliyetini aşağı çekmeye çalışacak
Öte  yandan FED, açıkladığı yeni planıyla birlikte gelecek altı ay içinde 300 milyar dolara kadar uzun vadeli ABD Hazine tahvili alımı yaparak borçlanma maliyetlerini aşağı çekmeye çalışacak. FED benzer bir hareketi en son 1961 ile 1965 yılları arasında “Twist Operasyonu” olarak adlandırılan bir programla yapmıştı. FED, daha önce de böyle bir imkânı değerlendirdiğini belirtmiş, ancak son birkaç haftada bu yönde ipucu veren açıklamalarda bulunmamıştı. New York FED Başkanı William Dudley, 6 Mart tarihinde yaptığı açıklamada uzun vadeli devlet tahvili alımlarının, kredi piyasalarını rahatlatmak için alınacak en etkin yol olmadığını belirtmişti. FED, Hazine tahvilleri alımı yanında, mortgage faizlerini düşürmek amacıyla, şu anda uygulanmakta olan, mortgage finans kuruluşları tarafından ihraç edilen tahvil ve menkul kıymet alım imkânını 850 milyar dolardan 1.45 trilyon dolara yükseltti. Quicken Loans tarafından verilen bilgiye göre, kararın ardından 30 yıl vadeli mortgage kredisi faizleri 0.375 puan gerileyerek yüzde 5’e indi.

Kredi piyasalarını rahatlatmada ikinci aşama
FED, gösterge gecelik faizi neredeyse sıfır seviyesine çekmesinin ardından, artık çabalarını kredi  akışının tekrar başlatılması ve ekonomide büyümenin tekrar sağlanması umuduyla,  tıkanan kredi  piyasalarına bol nakit sağlamaya yöneltti. FED Başkanı Ben Bernanke bu politikaya “kredi gevşemesi” adını vermişti. FED’in kararının finans piyasalarında doğurduğu sevinç sürerken, bazı yatırımcılar kararın merkez  bankasının bilançosunu nasıl etkileyeceği konusunda endişelerini dile getirmeye başladılar. Tempus Consulting Başkan Yardımcısı Greg Salvaggio, karar hakkında “Sonuçta FED’in bilançosu 1  trilyon dolar büyüyecek, bu önemli miktarda verginin bu iş için kullanılması demek” dedi. Bazı yatırımcılar ise kararın enflasyonist etkileri olabileceğini belirtti ve aşağı yönlü riskler konusunda uyardı.
Arsenio Capital Management Başkanı Joseph Arseni, “Karar açıkça enflasyonist; ham petrolün yanı  sıra, tahvil ve hisse senedi olmak üzere çoğu menkul kıymetin fiyatını artıracak” dedi. FED otomobil, kredi kartı, öğrenim ve küçük ölçekli işyerlerine verilen kredileri desteklemek  için alışılmadık başka bir imkân kapsamında da alım yapmaya başladı. Bu imkân kapsamında ekonomiye 200 milyar dolar enjekte edilecek. FED, bu hacmin 1 trilyon dolara kadar büyütülebileceğini belirtmişti.
Ne var ki, alınan bütün bu tedbir ve yürürlüğe konulan imkânlara rağmen ABD ekonomisi pike yapmaya  devam ediyor. ABD ekonomisi dördüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 6.2 ile 1982’den beri en sert şekilde daraldı.  Ekonomistler daralmanın ilk çeyrekte yüzde 5 ile süreceğini tahmin ediyorlar. Şu anda 25 yılın en yüksek  seviyesi olan yüzde 8.1’de seyreden işsizlik oranının da yıl boyunca yükselmeye devam etmesi bekleniyor.

Dünya ekonomisi 60 yıl sonra ilk kez daralacak
Uluslararası Para Fonu (IMF), dünya ekonomisinin, bu yıl yüzde 0,5 ile yüzde 1 arasında küçüleceğini bildirdi. IMF’nin, G20 Bakanlar Toplantısı’nda yayımladığı raporda yer alan verilere göre, dünya ekonomisi bu yıl, 60 yıldan bu yana ilk kez küçülecek. ABD ekonomisinin de, bu yıl yüzde 2.6 oranında küçüleceğinin belirtildiği raporda, küresel ekonominin canlanması için ortak önlem alınması gerektiği vurgulandı. Raporda, ortak önlemlerin alınmaması halinde durgunluğun daha da derinleşeceği kaydedildi. IMF, G20 ülkelerinin, bu yıl ve gelecek yıl, Gayri Safi Yurtiçi Hasılaları’nın (GSYH) yüzde 2’si oranında bir parayı teşvik paketlerine harcamaları gerektiğini vurguladı. Fon, geçen yılın son çeyreğindeki küresel GSYH’nin yüzde 5 oranında düşüş gösterdiğine de dikkati çekti.

Bunu Paylaşın