‘Deniz alanlarımızda ‘’Büyük Helen’’ hedefi kapıda!’

MDN İstanbul

GKRY tarafından, Akdeniz’de uzun zamandan beri oluşturulmaya çalışılan hukuk dışı deniz alanı oluşturma ve sözde MEB kararı faaliyetlerinde resmi hamle yapıldı. GKRY, Yunanistan ve Mısır, Akdeniz’de sözde üçlü münhasır ekonomik bölge sınırı çizme kararını pazartesi günü ‘Nosos, Geri Dönüş’ Töreni etkinliğinde resmileştirdi.

Konuyla ilgili MarineDeal News’e özel değerlendirmede bulunan Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi DEHUKAM Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, bu toplantı ile bölgede kırmızı alan oluşturulmasının hedeflendiğini vurgulayarak, ‘’Bu yol ile Türkiye, Antalya Körfezi’ne mahkûm edilmek isteniyor. İlgili taraflar 2003’ten bu yana Türkiye’nin batı bölgesi deniz alanlarını sözde MEB anlaşması ile ihlal ettikleri andan bugüne uluslararası hukuku ihlal ediyorlar. Kıbrıs Türklerinin rızası olmayan faaliyetler ile bölgede tek egemen gibi davranmaya çalışıyorlar. Lakin bilinmeli ki fiili olarak her koşulda haklarımız korunacaktır. Hazırlıklıyız.’’ dedi.

Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos 30 Nisan 2018 Pazartesi günü GKRY Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah al Sisi ile Mısır’ın Liman kenti İskenderiye’de bir görüşme yaptı. Üç Cumhurbaşkanı ‘Nostos, Geri Dönüş’ programının açılış töreninde bir araya geldiler.

Gerçekleşen bu törende; Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos, ülkesi, GKRY ve Mısır’ın büyük çapta işbirliği yaptıklarını ve Münhasır Ekonomik Bölgedeki (MEB) sınır belirlemesinin uluslararası hukuka tam saygı gösterilerek yapılmasına karar verildiğini bildirdi. Pavlopoulos, üç ülkenin ekonomik işbirliğine değindi ve Türkiye’nin, ‘Deniz Hukuku’yla Yunanistan ve GKRY’ye yönelik tehdit ve ihlallerine yönelik açıklamalarını kınadı.

Prokopis Pavlopoulos; Yunanistan, Mısır ve GKRY’nin silah ve güç bakımından büyük güçler olmadıklarını ancak kültür, ilkeler ve idealler temelinde ılımlı bir güç-işbirliği geliştirebileceklerini dile getirerek; üç ülkenin bu üçlü işbirliği yoluyla, bölgedeki savaşların büyük nedenlerinin kültür anlaşmazlığı değil, birbirlerini anlama eksikliği olduğunu ispat edebileceklerini vurguladı. Ardından, üç ülkenin kültürler arasında bir diyalog ve işbirliği modeli olduklarını, bu diyalogla barış ve ekonomik işbirliğini de geliştirebileceklerini kaydetti.

Bunu Paylaşın