Bu Yönetmelik daha çok konuşulacak…

MDN İstanbul

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafınca 12 Şubat 2018 tarihinde çıkartılmış olan ‘Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği’ hakkında bu mesleği icra edenler başta olmak üzere ilgili çevrelerden; Yönetmeliğin amaç, kapsam, dayanak ve tanımlarına ilişkin olarak bir dizi eleştiriler getirildi ve mesleğin uzmanları durumdan oldukça endişeli ve memnuniyetsizler. Yönetmeliğin mesleki kazanımlarını sekteye uğratacağı, edinilen tecrübenin gözardı edilmesinin sonuçları ile Vatandaşlık ve Milli haklarına karşı bir haksızlık olarak dile getirilmekte

Konunun İdari taraflarca enine boyuna görüşülerek Bakanlıkça çıkartılan bu Yönetmeliğin amacı; gemiadamları ve kılavuz kaptanların yeterlikleri, eğitimleri, sınavları, belgelendirilmeleri, sağlık durumları, elektronik kayıt işlemleri, vardiya tutmalarına ilişkin kuralları ve disiplin işlemleri ile gemiadamlarına ilişkin denizcilik eğitimi veren kurum ve kuruluşlara yönelik idari yaptırımları düzenlemek. Resmî Gazete’de yayımlandığı üzere Yönetmeliğin bu kapsamda çıkartılmasının dayanağı ilgi Madde 2’de şu şekilde yayımlanmıştır: Bu Yönetmelik, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (d), (f) ve (k) bentleri ile 28’inci maddesine ve 20/4/1989 tarihli ve 3539 sayılı Kanun ile uygun bulunan Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşmeye dayanılarak hazırlanmıştır.

Bilindiği gibi yeni yayınlanan bu Yönetmelik’te en çok üzerinde durulan eleştirel konuların başında gemi adamlarının durumunu daha iyiye götüreceği iddiasının doğru olup olmadığı değerlendirilmektedir. Özellikle kalitesiz gemi adamlarının gerek Türk bayraklı gemilerde gerekse yabancı bayraklı gemilerde çalışan personelin, uygulamalarda sorun yaşamadığı ama İngilizce yetersizliği nedeni ile sorunlar yaşadığı için bu yönetmelikle bu soruna çözüm üretmek amaçlanmaktadır.

Bu iddia küçük tonajlı gemilerde çalışan personel ve zabit için gerçekçi ve haklı bir yakınmadır. Çünkü yakın seferde çalışan gemiler ve personel, çoğu zaman Doğu Akdeniz’de İtalya’ya sefer yapabilmektedirler. Diğer bir konu, daha önce yönetmelikleri olmadığı için esnek bir durumda olan kılavuz kaptanlarla ilgili detaylı bir yönetmelik çıkartılarak belli bir standarda bağlandığıdır. Bir diğer konu da STCW gereği çıkartılmış olan ‘Gemi Adamları Disiplin Yönetmeliği’nin bu yönetmelikle ilişkisinin sağlanmasıdır. Ve bu yönetmeliğe yöneltilen eleştiriler oldukça fazladır.

İlk temel eleştiriden gelen görüş; yakın ve kıyısal seferde çalışan personelin kazanılmış haklarının büyük kayıplara uğradığı ve yükselme olanaklarının çok kısıtlandığıdır.

İkinci eleştiri konusu gemi adamları sınavlarının bağıl değerlendirme sistemine tabi tutulan yaygın öğretim kurumlarındaki sınıf geçme sisteminin denizcilik gerçeklerine uygun olmaması. Bunun en belirgin örneği: Denizde çatışmayı önleme tüzüğü dersinden öğrencilerin sınıfın seviyesine göre notlar alıp geçmesidir. Oysa bu konuda bilgi eksikliğinin yaratacağı tehlikeler çok fazladır.

Diğer bir eleştiri konusu, ülkemizdeki başka kanunlarda belirtilen hakların bu yönetmelik ile göz ardı edilmesidir. Bunun en temel göstergesi gemi adamlarına verilen mühendislik ünvanıdır.

Oysa mühendislik ünvanı, ülkemizdeki kanunlara göre ancak ilgili Meslek Odaları’na üyelik ve üyeliğin devamı şartına bağlanmasına rağmen, bu yönetmelikte verilen mühendislik ünvanı bu kanuna aykırı olarak Bakanlık tarafından verilmektedir. Bu durum farklı konularla çelişmektedir, son çıkan bilirkişi kanununa göre bilirkişi olabilmek için 5 yıllık mesleki deneyim aranmakta ve mesleki deneyimler ancak ilgili Oda üyeliğinin başladığı tarihten geçerli sayılmaktadır. Ülkemizdeki üniversitelerden mezun olan her denizci mühendislik formasyonu ile mezun olup, ilgili TMMOB, GEMİMO Odaları’na üye olmaları durumunda mühendis olarak kabul edilebilecekleri Kanunla düzenlenmişken, bu yönetmelik neredeyse tüm makine zabitlerine mühendislik ünvanını kendisi vermektedir.

Yönetmelik’le ilgili en sert eleştiri, tüm gemi adamlarından istenen yabancı dil seviyesinin (meslek İngilizcesi hariç) YDS’ye bağlı tutulmasıdır. Çünkü YDS her konuyu kapsayan bir sınav olup meslekle alâkasız birçok konuda sorular sorulmaktadır. Sorulan sorularda belirtilen diğer mesleklere ait deyim ve kelimeleri bilmediği için birçok gemiadamının mesleki bilgisine, yeteneğine bakılmaksızın meslekten uzaklaştırılması gerçeği ile karşı karşıya kalmalarıdır.

Bu durum klavuz kaptanlar için daha vahim durumdadır. Çünkü uzakyol kaptanı olma zorunluluğu olan klavuz kaptanların zaten uzakyol kaptanı olması için İngilizce yeterliğinin 70 olması gerekir. Görevi gereği yerel bir iş yapacak olan klavuz kaptanından YDS’ye girme şartı istenmesi çok ilginç ve düşündürücüdür.

Örneğin, yıllardır klavuz kaptanlık yapan bir kişiye, sırf başka bir ülkenin lisanını bilmiyor diye, kendi ülkesinde; “sen çalışamazsın, yeterliğin yok” demek nasıl bir uygulamadır zihinlerde merak konusu olmuştur.

Yalnız YDS’yi geçmiş olunması da bir anlam taşımıyor çünkü 5 yıl sonra tekrar YDS’ye girmesi gerekiyor, ki bu hiçbir meslekte aranmıyor.

Bunu Paylaşın